Orijinal Başlık: İktidar ve muhalefet partileri Suriyeli sığınmacıların geri dönüşü için ne öneriyor?
Yazar: Ayşe Sayın, Ankara, Twitter: @aysesayin 13 Aralık 2024
Suriye’de Esad yönetiminin devrilmesinin ardından ülkenin yeni rejiminin nasıl şekilleneceği kadar, Türkiye’deki resmi rakamlara göre 3 milyonun üzerinde olan Suriyeli sığınmacıların geri dönüşü de en çok tartışılan konular arasında yer alıyor. Esad’ın düşüşünü coşkuyla karşılayan bazı Suriyeliler ülkelerine dönme hazırlıkları yapsa da, şu anda kitlesel bir dönüş gerçekleşmiyor. Türkiye’de uzun bir zamandır Suriyeli sığınmacılar, siyasi partilerin ‘göçmen, sığınmacı’ politikalarının temel argümanı haline geldi. Bazı aşırı sağcı siyasi partilerin, ‘iktidara geldiklerinde Suriyelileri ülke dışına atacakları’ yönündeki ifadeleri, oya dönüşmese de toplumun büyük bir kesimi tarafından olumlu karşılanıyor. Peki, Suriye’deki Esad rejiminin sona ermesinden sonra iktidar partisi, sığınmacıların geri dönüşü konusunda ne düşünüyor? Muhalefet partileri hangi çözümleri öneriyor?
Gerek AKP yöneticileri, gerekse muhalefet partilerinde genel görüş, “çok kısa vadede kitlesel bir geri dönüş beklenmemesi” yönünde. Suriye’de ne olacağıyla ilgili üç olasılık öne çıkıyor.
AKP: “Her evden bir kişi gidebilir ama çok kısa vadede bu olamaz.”
İktidar henüz sığınmacıların geri dönüşü konusunda net bir plan açıklamamış durumda. Ancak AKP kulislerinde çeşitli tahminler dile getiriliyorken, muhalefet kanadında olduğu gibi iktidar da hemen bir geri dönüş beklemiyor. Yalnızca altyapının, güvenli siyasi ortamın, ekonomik şartların, yeni anayasanın ve demokratik seçimlerin yapılacağı bir ortamın sağlanması durumunda %50-60 oranında bir geri dönüş sağlanabileceği düşünülüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Suriyelilerin geri dönüşü hakkında, “Hiçbir kışkırtmayı kabul etmeyeceğiz” diyerek, “Türkiye’nin insanlığa örnek gösterilecek misafirperverliğini birkaç vicdan yoksunu faşistin lekelemesine müsaade etmeyeceğiz” şeklinde açıklamada bulundu. BBC Türkçe’ye konuşan ve ismini vermek istemeyen bir AKP yöneticisi, Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Göç İdaresi’nin koordine bir şekilde çalıştığını belirtiyor. Ancak yakında belirgin bir plan beklenmemesi gerektiğine de dikkat çekiyor. Bu yönetici, “İlgili bakanlıkların koordinesinde çalışmalar sürüyor. Ama yakın bir zamanda tam olarak şu program şu şekilde uygulanacak diye bir şey beklemeyin. Çünkü Suriye’deki geçici hükümetin kendi izleyeceği bir planı olacak,” dedi.
Suriye’de yeni anayasaya göre Mart’tan sonra yapılması gereken seçimleri hatırlatan yönetici, “Sadece Türkiye değil, Ürdün ve Lübnan gibi bölge ülkelerinin, Avrupa’ya giden göçmen statüsündekilerin geri dönüşü için bir program dahilinde çalışmalar yapması gerekecek” ifadelerini kullandı. “Her aileden bir veya iki kişinin döneceğini düşünebiliriz. Çünkü orada evleri, iş yerleri, arsaları ve akrabaları var. Orada gözlem yapacak ve hak kaybı olup olmadığını görecekler. Ama hemen bir program dahilinde bunu gerçekleştirmenin mümkün olmadığını söyleyebilirim.”
İktidar kanadında, Suriyelilerin geri dönüşünü hızlandıracak olan şeyin, demokratik ve kapsayıcı bir yeni rejim olduğuna dair sarf edilen sözlerle birlikte, iki ülke arasındaki ilişkilerin normale dönmesiyle, özellikle sınır illerinde ticaretin canlanacağı ve sığınmacıların mali yükünün ortadan kaldırılmasının ekonomiyi rahatlatacağı da ifade ediliyor.
Gönüllü dönüş: “Henüz yoğun bir geri dönüş yok.”
CHP’li Bakan: „Belli bir süre içinde planlı dönüş sağlanmalı.”
CHP’nin gölge İçişleri Bakanı ve Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, iç savaştan kaçıp sınıra gelen Suriyelilere verilen geçici koruma statüsünün fiilen sona erdiğini belirtiyor. İçişleri Bakanlığı’nın „her gün 14-15 bin kişiyi gönderme kapasitesine sahibiz” dediğini hatırlatan Bakan, „Böyle bile olsa, geri dönüşler en az 7 ay sürer. Bu da şu an içinde birkaç ay içerisinde bu kişilerin gitme ihtimalinin olmadığı anlamına geliyor.” diyor. Partisinin aşırı sağcı bazı siyasi partiler gibi „trenlere, otobüslere bindirip göndereceğiz” yaklaşımında olmadığını dile getiren Bakan, iktidarın belli bir takvim ve planlama dahilinde geri dönüşü teşvik etmesi gerektiğini vurguluyor. Bunun yanında, „Bize ‘geçici koruma statüsü kalktı ama bunlara örneğin bir yıl süre veriyoruz’ demeliler. Bu süreyi iktidar ilan etmeli” diyor.
Örneğin eğitim süreleri devam edenlerin, eğitimleri bittiğinde dönüşü sağlanabilir. İş kuranlara, çalışanlara ayrı süreler verilmesi gerektiğini düşünüyor. Ayrıca, Türkiye’de doğanlara yönelik teşviklerin verilmesi gerektiğini de belirtiyor; örneğin vize kolaylıkları sağlanabilir.
“Dönüşü teşvik ederken ‘cebine bin euro koyup gönderelim’ mantığı yanlış. Ayrıca ‘trafik cezasını ödemedin’ diyerek gitmek isteyenlerin çıkışına izin verilmemesi de hatalı bir uygulama,” diyor. Bakan, insanların ülkelerine gidip yaşam koşullarının oluşup oluşmadığına bakmak isteyeceğini ifade ediyor. Bu kişilere „geçici koruma izni iptal edilmeden” bir kez izin verilmesi gerektiğini savunuyor: „Geçici korumasının kaldırılacağını düşünen kişi, döneceği için ailelerini almak istemediğinden sınırdan çıkmıyor. Yani izinli olarak bir kısmının gidip bir seferliğine dönmesine olanak tanımak lazım. Türkiye’nin örneğin bir yıl sonra, ‘çalışma izinleriniz iptal edilecek, ikamet tezkereleriniz iptal edilecek, çalışma muafiyetiniz kaldırılacak’ diye bir süre tanıması gerekiyor. Buna göre Türkiye’deki işlerini düzene koyup geri dönüşe başlamaları gerekli. Eğer bu tarihler belirlenmezse, bu süreç 13 yıl daha sürebilir ve hatta çoğunluğu dönmeyebilir.”
Dem Parti: Geri dönüşler sığınmacılara danışılarak yapılmalı
DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Suriye’de Esad rejiminin sona erse bile birçok belirsizliğin varlığına dikkat çekiyor. Saki, bölgedeki tüm halkın güvence altında olacağı demokratik sistem ancak kuruluncaya kadar zorunlu geri dönüş politikalarından kaçınılması gerektiği görüşünde. Geri dönüşlerde Cenevre Sözleşmesi’nin „hiç kimsenin zorla geri gönderilemeyeceği” ilkesi dikkate alınmalı. Saki, „gönüllü, onurlu ve güvenli dönüş” şartlarının sağlanması gerektiğini vurguluyor.
Geri dönüşün uzun vadeli bir süreç olduğunu belirten Saki, partisinin önerilerini şöyle açıklıyor: „Öncelikle burada bulunan Suriyeli göçmenlerin geri gitmek isteyip istemediği konusunda fikirleri alınmalı. Orta Doğu ve Türkiye’de barışın sağlanması için çeşitli adımlar atılmalı. Burada kalmak isteyenler için uyum politikası izlenmeli. Ayrıca AB ile ilişkilerin geri kabul anlaşmasının kaldırılmasını ve Avrupa’ya gitmek isteyenlerin sınırlarının açılmasını öneriyoruz.”
Esad rejimi devrilse bile demokratik bir yönetim oluşturulması konusunda ilerleme kaydedilemediğini belirten Saki, HTŞ’nin de hala BM tarafından „terör örgütü” olarak kabul edildiğini ifade ediyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) ile ilgili kötü bir sicilinin bulunduğunu ve cinsel şiddet, yargısız infaz, kadınlara yönelik şiddet, gasp, hırsızlık gibi olayların yaşandığını belirtiyor. Ayrıca SMO tarafından öldürülen 3 Kürt kadınının durumu da raporda geçmektedir. Kendileri için, LGBTİ bireyler ve Hristiyanlar için büyük risklerin olduğunu ifade eden Saki, Türkiye’de geçici koruma statüsünün kaldırılmaması gerektiğini vurguluyor.
İYİ Parti: Kalmakta ısrar edenlere oturum izni verilmemeli
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, 10 Aralık’ta Meclis’te gerçekleştirdiği bütçe görüşmelerinde, Suriyelilerin geri dönüşünü sağlamak üzere 2025 yılının ilk 6 ayında gönüllü geri dönüşleri teşvik edilmesi ve 1 Temmuz itibarıyla Suriyeli sığınmacılara verilen “geçici koruma statüsü”nün iptal edilmesini talep etti. BBC Türkçe’ye açıklamalarda bulunan İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, sığınmacıların geri dönüşü için iktidarın gerçekçi ve kalıcı bir plan geliştirmesi gerektiğini ifade ediyor. Çömez, geçici koruma statüsünün kalkması gerektiği gibi AB ülkelerinden geri kabul anlaşmasıyla Türkiye’ye giriş yapma olasılığı olan sığınmacıların önüne geçilmesi için geri kabul anlaşmasından çıkılmasını öneriyor. Göçmenlerin geri dönüşü için gereken kolaylık ve desteğin sağlanması gerektiğini vurgulayan Çömez, “Burada kalmak isteyenlere kesinlikle oturum izni verilmemeli” diyor. Türkiye’den henüz anlamlı bir geri dönüş olmadığına ve bayramlarda yaşanan yoğunluğun bile gözlemlenmediğine dikkat çeken Çömez, iktidarın bir eylem planını acilen, örneğin 3 ay içinde ortaya koyması gerektiğini dile getiriyor. Çömez, 13 yıl sonra Esad rejiminin yıkılmasının ardından iktidar kanadından yayılan “politikamızda haklı çıktık, adam kazandı” yorumlarına mesafeli yaklaşmakta: “Kucağımızda 10 milyon sığınmacı bulduk, bunlara milyarlarca dolar harcadık; aralarında hangi unsurların olduğunu, ne tür risklerin bulunduğunu henüz bilmiyoruz. Öte yandan sınırda iki ayrı yapı mevcut, biri PKK uzantısı, diğeri ise radikal unsurlardan oluşmuş bir yapı. Bunların ileride ne tür riskler oluşturacağını kestirmek mümkün değil. Erdoğan şimdi sevinçle bağırabilir ama gerçek bu değil.”