Suriye’de Beşar Esad’ı devirmeyi başaran Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) önderliğindeki muhalifler, üç aylık bir geçiş dönemi ilan etti ve bu süre zarfında anayasa ile parlamentoyu askıya aldıklarını duyurdu. Bugün, Suriye’deki İslamcı grubun lideri Suriyelileri “devrimin zaferi”ni kutlamak üzere sokaklara çıkmaya davet etti. Gerçek adı Ahmed eş-Şera olan Ebu Muhammed Colani, Telegram üzerinden paylaştığı görüntülü mesajında, “Suriye halkını mübarek devrimin zaferi nedeniyle kutluyorum ve sevinçlerini göstermek için sokaklara çıkmaya çağırıyorum” ifadesini kullandı. Cuma namazı için Emevi Camii’nde toplanan kalabalıklar, ortasında üç kırmızı yıldız bulunan yeşil, beyaz ve siyah renklerden oluşan Suriye “devrim bayrağı”nı taşıdı. Namaz sonrasında kalabalık daha da büyüyerek, aralarında koruyucu yelek giyen, maskeli ve silahlı HTŞ savaşçılarının bulunduğu bir grup oluştu. Şam’da kutlamalar akşam saatlerine kadar sürdü. Cuma namazının ardından büyük kalabalıklar, Şam’ın merkezinde muhalifler tarafından taşınan bayrakları salladı ve çeşitli şarkılar söyledi. Havanın kararmasıyla birlikte meydanda havai fişekler de patlatıldı. Ülke genelinde HTŞ’nin çağrısıyla sokağa çıkan halk, Esad’ın devrilmesini coşkuyla kutladı. Halep’teki BBC muhabiri, ailelerin çocuklarıyla birlikte kutlamalara katıldığını bildirdi. Esad’ın kalesi olarak görülen Lazkiye’de de coşkulu kalabalıklar sokaklara döküldü. Geçiş döneminin başbakanı olan Muhammed el-Beşir de Emevi Camii’ne giderek, halk tarafından sıcak bir şekilde karşılandı. HTŞ tarafından başbakanlık görevine getirilen el-Beşir, daha sonra halka seslendi. El-Beşir, Ocak ayından bu yana İdlib’deki Sivil Suriye Kurtuluş Hükümeti’nden sorumluydu. Başbakan Muhammed el-Celali, Esad’ın ülkeden kaçmasının ardından hükümeti muhaliflere devredeceğini açıklamış ve 9 Aralık’ta HTŞ lideri Ahmed eş-Şera ile bir araya gelmişti. Esad yönetimi başbakanı, “geçiş sürecinin hızlı ve sorunsuz gerçekleşmesi için” muhaliflerle iş birliği yaptıklarını duyurdu. Suriye Muhalif ve Devrimci Milli Güçler Ulusal Koalisyonu da 8 Aralık’ta yapmış olduğu açıklamada “tam yürütme yetkisine sahip” bir geçiş hükümetinin kurulacağını ve bunun “özgür, demokratik ve çoğulcu bir Suriye’nin önünü açacağını” belirtti. Yakın zamanlarda yalnızca İdlib bölgesinde söz sahibi olan Suriye Kurtuluş Hükümeti’nin tüm ülkede etkili olmasının, HTŞ’ye yakınlığı sebebiyle bazı kesimlerde endişe yarattığı görüldü. Bu muhalif grup, Şam’ı almasının ardından ülkedeki tüm sivillerin haklarının korunacağına dair bir dizi taahhüt verdi. Öte yandan HTŞ, 11 Aralık’ta Kürt güçlerinin bölgeden çekilmesinin ardından doğudaki petrol zengini Deyrizor’u kontrol altına aldığını da açıkladı. Siyasi İşler Bürosu, sosyal medya aracılığıyla yurt dışındaki tüm Suriyelileri ülkeye dönmeye davet ettiklerini ve dönüşleri için “uygun şartların” sağlanacağına dair mesajlar verdi. Ayrıca, Suriye’nin tarihindeki yeni bir dönemin başladığını ve yeni yönetimin “refah sağlama” amacıyla hareket edeceğini belirtti. Açıklamalarda, “altyapının yeniden inşası ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi için kapsamlı bir plan oluşturduğumuz” ifade edildi. Siyasi İşler Bürosu, iç savaş sırasında meydana gelen haksızlıkların “adalet ve hesap verme temelli kapsamlı bir sosyal uzlaşma” ile çözümlenmesi gerektiğini belirtti ve bunun yanı sıra Suriye’nin “toplumsal dokusunu” birleştirmeyi hedeflediklerini vurguladı. 7 Aralık tarihinde yapılan diğer bir açıklamada ise muhalif gruplar, Esad ordusunun envanterindeki kimyasal silahları hiçbir şekilde kullanmayacaklarına dair taahhüt verdiler. Bu durumu “Bu silahların kullanımı insanlık suçudur ve sivillere karşı kullanılmasına ya da intikam ve tahribat aracı olarak kullanılmasına müsaade etmeyeceğiz” şeklinde açıkladılar. İsrail, Şam’ın düşüşünden bu yana Suriye’deki birçok askeri hedefe onlarca hava saldırısında bulundu. Bu saldırıların, kimyasal silahların muhaliflerin eline geçmesini engellemek amacı taşımadığı da kaydedildi. Aynı gün yapılan başka bir açıklamada, Suriye’deki azınlıkların haklarının korunacağı vurgulandı. Tüm sivillerin mülkiyetlerinin her türlü tehditten korunmasının önemine dikkat çekildi ve bu amaçla dini veya etnik temellere dayalı ayrımcılığa izin verilmeyeceği kaydedildi. Ülkedeki Hristiyan azınlık, “Suriye’nin ulusal kimliğinin bölünmez bir parçası” olarak tanımlandı. Dünya kamuoyunun yeni yönetim ile ilişkisi hakkında hâlâ net bir durum bulunmuyor. Hakan Fidan, 8 Aralık’ta yaptığı bir konuşmada Türkiye’nin Suriye’nin yeniden inşası ve çeşitli sorunların çözümü noktasında “yeni yönetimle iş birliğine devam edeceğini” belirtti. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ise, yönetimin barışçıl bir şekilde değişimi ve daha çoğulcu bir siyasi sürecin hayata geçirilmesi dileğini ifade etti. Rutte, HTŞ’nin adını anmadan, Suriye’nin yeni liderlerinin “hukukun üstünlüğünü savunması, sivil halkı koruması ve dini azınlıklara saygı göstermesi gerektiği”ni dile getirdi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise sosyal medya üzerinden Suriye’nin “toprak bütünlüğünün ve azınlıkların korunmasının kritik önemde olduğu”nu ifade etti.
Eski Mossad ajanları, çağrı cihazları ve telsizler üzerinden gerçekleştirilen saldırıların arka planını açıkladı. Kaynak: Getty Images. Lübnan'da Hizbullah'a yönelik yapılan saldırılarda kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasıyla ilgili bilgi veren...
Devamını Oku..