Orijinal Başlık: Suriye’de HTŞ’nin Saldırısı: ‘Esad’ın Üzerini Çizmek İçin Çok Erken’
Yazar: Jeremy Bowen, Uluslararası Haberler Editörü, Kaynak: Getty Images 2 Aralık 2024
Suriye’de yeniden alevlenen çatışmalar, 7 Ekim 2023’te Hamas tarafından gerçekleştirilen saldırı sonrasında Orta Doğu’yu etkisi altına alan kaosun en son aşamasını temsil ediyor. Hamas’ın eylemi ve İsrail’in buna verdiği yanıt, mevcut durumu tamamen değiştirdi. Son günlerde Suriye’de meydana gelen olaylar, bölgedeki savaşın sakinleşmek yerine daha da tırmandığını gösteriyor. 2011 sonrasında, 10 yılı aşkın süren iç savaşta Beşar Esad rejimi devrilmedi çünkü, babasından devraldığı rejimi kurtarmak için ülkesini bölmeyi göze aldı. Bu hedefe ulaşmak için Rusya, İran ve Lübnan Hizbullahı gibi güçlü müttefiklere bağımlıydı. IŞİD gibi aşırılık yanlısı cihatçı gruplardan, ABD ve zengin Körfez ülkeleri tarafından desteklenen milislere kadar birçok farklı grup, Esad’ın yanında savaştı. Şimdi ise İran, Orta Doğu’daki güvenliğini tehdit eden ciddi darbelerle sarsılmış durumda. Hizbullah, Esad rejimi için Suriye’ye en iyi adamlarını gönderdi ama İsrail’in saldırıları bu grubu da etkiledi.
Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme süreci tekrar canlanacak mı? Suriye’nin kuzeyindeki Türkiye karşıtı hareketlerle ilgili bilgiler neler? Avrupa Birliği, Suriyeli sığınmacılara 5 milyar euro bağış yaptı. Suriye iç savaşının başlamasından 13 yıl sonra, ülkede hangi bölgelerin kimler tarafından kontrol edildiği sorgulanıyor.
Son günlerde Rusya, Suriyeli muhaliflerin ilerleyişine karşı hava saldırıları gerçekleştiriyor; ancak askeri gücünün büyük bir kısmı Ukrayna’daki savaşa yönlendirilmiş durumda. Suriye’deki çatışmalar aslında hala devam ediyor. Orta Doğu ve ötesindeki karmaşa nedeniyle manşetlerden düşmesine rağmen, Suriye’nin pek çok kapatılmamış hesabı var. Esad rejimi, 2011 öncesindeki gücüne ulaşamadı ama hapishanelerinde hala Suriyeli mahkumları tutuyor. Buna rağmen, Beşar Esad son birkaç güne kadar iki büyük kenti, onların çevresindeki kırsal alanları ve bu iki kenti birbirine bağlayan otoyolu kontrol ediyordu. Ancak şimdi, Hayat Tahrir eş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki muhalif gruplar, İdlib bölgesinden Türkiye sınırı boyunca saldırıya geçmiş durumda. Üst düzey bir diplomatın ifadesine göre, 27 Kasım’dan bu yana yaşanan birçok ‘şaşırtıcı’ olayda Suriye ordusunu ‘silip süpürdüler’. Saldırıdan iki gün sonra, Halep Kalesi’ni ele geçiren muhalifler buradan fotoğraflar paylaştı. Halep Kalesi, 2012-2015 yılları arasında isyancılar ve rejim güçleri arasındaki çatışmaların merkeziydi ve hükümet birliklerinin ele geçirilemez karargahıydı.
Hükümet güçlerinin bölgeden ayrılmasının ardından Halep’teki atmosfer görece sakin görünmekte. Sosyal medyada yer alan bir fotoğrafta, üniformalı isyancılar bir fast-food restoranının önünde kızarmış tavuk almak için sırada bekliyor. 2016 yılında örgütten ayrılmış olmasına rağmen HTŞ’nin kökleri El Kaide’ye dayanıyor. Ancak, HTŞ, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, ABD, Avrupa Birliği, Türkiye ve İngiltere tarafından ‘terör örgütü’ olarak tanımlanıyor. Suriye rejimi de tüm muhaliflerini ‘terörist’ olarak nitelendiriyor. HTŞ’nin lideri Ebu Muhammed El Cavlani, Irak ve Suriye’de uzun süre cihatçı yöneticilik yapmış bir isimdir. Ancak son yıllarda örgütün çekiciliğini artırmak amacıyla, katı cihatçı ideolojiden uzaklaştı. İsim ve ideoloji değişikliği, HTŞ’nin Saldırıyı Püskürtme Operasyonu adını verdiği eyleme destek sağlamak için de kullanıldı. Bu isim ve örgütün resmi bildirileri, cihatçı dilden ve İslami referanslardan kaçınıyor.
BBC İzleme Servisi’nin cihatçı medya uzmanı Mina el Lami, bu daha tarafsız dilin yaşananlarla HTŞ’nin cihatçı geçmişi arasında mesafe koyma çabası olduğunu ve saldırının rejime karşı ortak bir mücadele olarak sunulmasının hedeflendiğini belirtiyor. Suriyeliler genellikle aşırı dinci söyleme pek sıcak bakmıyor. 2011’deki demokrasi yanlısı gösterilerin güçle bastırılmasından sonraki bir yıllık çatışma döneminde, cihatçı gruplar isyanı kontrol etmeye başlamışken, birçok Suriyeli ya tarafsız kaldı ya da İŞİD’in acımasız cihatçı ideolojisinden korktukları için, isteksiz bir biçimde bile olsa rejime destek verdiler. HTŞ’nin öncülüğündeki saldırı, Suriye’nin kuzeyindeki karmaşık siyasi manzaradan kaynaklanıyor. Kuzeydoğu Suriye’nin büyük bölümü, bölgede 900 dolayında askeri varlığı olan ABD’nin desteklediği, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolünde. Türkiye ise büyük bir aktör konumunda; hem kendi düzenli askerlerini hem de desteklediği milis grupları sınır bölgelerinde konuşlandırmıştır. Suriye’den gelen haberlere göre, muhalif güçler, içinde helikopterlerin de bulunduğu büyük miktarda askeri malzeme temin etti ve Hama’ya, Şam yolundaki ikinci büyük şehre doğru ilerlemeye başladı.
Kesinlikle Esad rejimi ve müttefikleri, kendilerine çeki düzen verip özellikle havadan karşılık vermek adına çalışmalara başlayacak. Muhaliflerin hava gücü yok ama insansız hava araçları savaş sahasında devrim yarattı. İsyancıların, üst düzey bir rejim istihbarat yetkilisini insansız hava aracıyla öldürdüğüne dair bilgiler mevcut. Suriye’de artan çatışmalar uluslararası platformda endişe uyandırdı. BM’nin Suriye Temsilcisi Geir Pedersen, yaptığı yazılı açıklamada, ‘son gelişmelerin siviller için büyük riskler içerdiğini ve bölgesel ve uluslararası güvenliği ciddi şekilde tehdit ettiğini’ vurguladı. Pedersen, ‘Suriye’deki hiç bir taraf ya da aktör, Suriye Savaşı’nı askeri yollarla çözüme kavuşturamaz’ dedi. BM yetkilisi, 2015’te kabul edilen BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararının uygulanmasına yönelik ‘gerçek bir siyasi süreç oluşturmadaki kolektif yetersizliği’ de belirtti. Bu kararda barış için bir yol haritası çizilmiş ve ‘Suriye’nin geleceğine Suriye halkı karar verecek’ denilmişti. Amaç, özgür seçimler ve yeni bir anayasa ile Suriye’nin geleceğini şekillendirmekti. Ancak bu, ülkeyi yıllardır şahsi krallıkları gibi yöneten Esad ve ailesinin iktidarından vazgeçmesi anlamına geliyordu. Bir milyondan fazla ölü, bunun ne dereceye kadar kararlı olduklarını gösteriyor. Esad rejiminin devrilmesi için henüz erken. Onların hâlâ sağlam bir destek tabanı var. Bazı Suriyeliler rejimi, isyanı kontrol altına alan cihatçılara göre daha iyi bir seçenek olarak değerlendirirken, diğer Esad karşıtı gruplar, harekete geçerlerse rejimi bir kez daha ciddi bir tehditle karşı karşıya getirebilir.