Başlık: Suriye’de İbre Kimin Yönünde, Süreç Türkiye’yi Nasıl Etkileyecek?
Suriye’de Esad yönetimine karşı olan güçlerin taarruza geçmesiyle birlikte mevcut durum değişikliğe uğradı. Ülkenin çeşitli bölgelerinde gerçekleşen çatışmalar, güç dengelerinin değişebileceğine dair signaller veriyor. Batı’da, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif gruplar, hızla Halep’i ele geçirdi ve Hama’nın kapısına dayandı. Kuzeyde ise Türkiye tarafından desteklenen Suriye Milli Ordusu (SMO), Tel Rıfat’ı Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) aldı. Böylece Fırat Nehri’nin batısında, SDG’nin kontrolünde yalnızca Menbiç bölgesi kaldı.
SDG bünyesindeki Arap güçler, Deyrizor çölünde ABD desteğiyle Esad güçlerine karşı saldırı başlattı. Türkiye, SDG’nin omurgasını oluşturan Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) PKK’nın bir kolu olarak görüyor ve Suriye’deki durumu değerlendiren kaynak, Esad’ın savaşın başlangıcından bu yana en zor dönemlerini geçiriyor olabileceğini ancak “bitti, tükendi” şeklinde bir durumun olmadığını vurguladı. Önhun, savaşın seyriyle ilgili değişimlerin diplomasi masasına da yansıyacağını belirtti: “Esad, son dört yıldır askeri anlamda üstünlüğe sahip olduğunu ileri sürüyordu, ancak ülkenin %35’ini kontrol edemiyor. Toplamda 200-250 bin civarında silahlı grup bulunuyordu… Sonuçta, bir şey yoksa gruplar harekete geçiyor. Bu nedenle, eğer bir çözüm olacaksa, bu masada olacaktır.” Türkiye-Suriye normalleşme sürecine ABD’nin yaklaşımını değerlendiren Deniz Tansi, muhaliflerin son saldırılarıyla birlikte Suriye’deki “devletsizleşme” sürecinin hızlandığını aktardı. Akademisyen, “Suriye’nin bölünmesi artık kesinleşti” dedi. Ömer Özkızılcık ise Hama’daki olası çatışmaların Suriye’nin geleceğini belirleme potansiyeli taşıdığını ifade ederek, “Eğer rejim burada bozguna uğrarsa, çok farklı senaryolar üzerinde konuşabiliriz” şeklinde görüş belirtti.