Başlık: Suriyelilerin gönüllü geri dönüşü ne derece gerçekçi ve hangi koşullarla mümkün olabilir?
Yıllarca süren savaş, ekonomik ambargolar, hasar gören su ve elektrik altyapıları, eğitim kurumları, hastaneler ve yollar… 2011 yılına ait iç savaş sonrası milyonlarca Suriyeli ülkesini terk ettiğinden bu yana bilinen Suriye’den geriye çok az şey kalmıştır. Uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan Suriyeliler, 61 yıllık Baas rejiminin çöküşünü coşkuyla karşıladı. Sokaklar, anavatanına dönmeyi arzu eden birçok Suriyeli’nin kutlamalarıyla doldu taştı. Toplumun büyük bir bölümü, Suriyelilerin artık evlerine dönmesi gerektiğine inanıyor. Ancak, yakın zamanda yaklaşık 3 milyon Suriyelinin ülkesine dönüşü ne derece mümkün? Uzmanlar, geri dönüşlerin henüz erken olduğunu ifade ediyor. Prof. Dr. Murat Erdoğan, toplumda oluşan bu beklentinin “çok riskli” olabileceğini belirtiyor: “Bir hareketlilik yaşanacak ancak herkesin beklediği gibi milyonlarca insanın aniden gitmesini öngörmüyorum.” Erdoğan, “Bir süre sonra bu beklenti gerçekleşmezse – ki bunun da sınırlı olacağını düşünüyorum – yeni bir gerginlik ortamı ortaya çıkabilir.” İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır, en iyi senaryo ile bir yıl içerisinde, gerekli hazırlıklar yapıldığı takdirde, “kademeli dönüş”ün olabileceğini öngörüyor: “Suriye’de hala güvenlik ve günlük yaşam açısından bazı riskler mevcut. Uluslararası kabul gören bir hükümetin Şam’da iş başı yapması gerekiyor. Geri dönüşlerin güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde gerçekleşmesi şart.” On iki yıldır Hatay’da yaşayan kimya mühendisi İbrahim, tüm bu risklere rağmen en kısa sürede dönmeyi isteyenlerden biri. İbrahim, önce tek başına gidip Halep’teki evlerini hazırlayacağını, ardından ailesini yanına alacağını söylüyor: “Suriye’nin birçok yerinde hâlâ su yok, elektrik ise belirli saatlerde geliyor. Ülkeyi kimin nasıl yöneteceği bile belirsiz ama Suriye’yi yeniden inşa etmek için dönmemiz şart.” Suriye’de her şeye sıfırdan başlayacaklarını ifade eden İbrahim, geride hiçbir şeyi kalmamış çok sayıda Suriyeli bulunduğunu belirtiyor: “Bazı bölgelerde ev ve okul kalmadı; elektrik ve su olmayan köyler var. Dönecek hiçbir şeyi kalmamış çok fazla insan var. Halep gibi büyük şehirler bile zor bir durumda.” İbrahim, “Ama bu ülke 13 yıllık bir savaştan çıkmış durumda ve her şeyin bizim için hazır olmasını bekleyemeyiz. Suriye halkı olarak yavaş yavaş her şeyi yeniden inşa etmeye çabalayacağız,” diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 Aralık’taki kabine toplantısında Suriye istikrara kavuşmaya başladıkça “gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli” geri dönüşlerin artacağını ifade ederken, yığılmaları önlemek amacıyla Yayladağı Sınır Kapısı’nın açıldığını duyurdu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise “Suriyelilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması için elimizden geleni yapacağız” dedi. Uzmanlar, Suriye’ye kitlesel bir geri dönüşün mümkün olabilmesi için yeni Suriye yönetiminin hangi yönetim anlayışını benimseyeceğinin netleşmesi gerektiğini vurguluyor. Çorabatır, henüz bir hükümetin olmadığını belirterek, “Güvenlik her yerde sağlandı mı? Esad’ı deviren gruplar arasında pek çok farklılık ve çatışma söz konusu. Öncelikle siyasi istikrarı görmemiz lazım” diyor. Çorabatır, 2011-2012 ve 2013 yıllarında Esad yönetiminden kaçanların Türkiye’ye sığındığını, sonrasında insanların daha çok siyasi istikrarsızlık ve IŞİD gibi grup saldırılarından kaçtığını hatırlatıyor: “İktidara gelen grupların nasıl bir tutum sergileyeceği çok kısa sürede anlaşılamaz; Suriyeliler bunun farkında ve doğal olarak bunu görmek istiyor.” İbrahim, yeni yönetimin her halükarda eski yönetimden daha iyi olacağına inanıyor: “Kim gelirse gelsin, Esad’tan daha iyi olacaktır. Geri dönüş yolunda çekincelerimiz olsa da, seçime kim katılacak ve ülkenin yönetimi hakkında kim karar verecek?” Yıllar sonra her şeye sıfırdan başlamak zor olsa da, bugünün gelmesini uzun bir süre beklediklerini ve bu süreçte pek çok insan kaybettiklerini vurguluyor.
Savaş ve siyasi belirsizlikler sonucunda Suriye, milyonlarca insanın geri dönebilmesi için yeterli alt yapıya sahip mi? Erdoğan, evine dönmek isteyen Suriyelilerin çoğunun gidecekleri yerle ilgili bilgi sahibi olmadığını belirtiriyor: “Çocuklarını hangi okula kaydedecek, hangi işte çalışacak, hangi hastanede tedavi olacak? Bu gibi insani ve basit endişeler, Suriyelilerin kendi ülkelerine geri dönüşlerinde önemli bir engel oluşturacak.” Erdoğan, yıkılmış şehirleri yeniden inşa etmenin muhtemelen yüz milyar dolarlar gerektirdiğini ve bu kaynağı hangi ülkelerin sağlayabileceğini sorguluyor. Suriye’deki derin yoksulluk ve altyapı sorunlarının uzun süre devam edeceği öngörülüyor. Çorabatır, bölgedeki güvenlik sorunlarının hala mevcut olduğunu, ekonomik faaliyetlerin de hızla ivme kazanamayacağını belirtiyor: “Bölge hâlâ patlamamış mayınlarla dolu olabilir. Yıkılan şehirlerdeki evlerin durumunu da önceden öğrenmeleri gerektiğini vurguluyor. Yıllar boyunca işlenmemiş tarlalarda bugün tohum ekmeye başlasalar, en az bir yıl sonra ürün alacaklar. Bu nedenle ekonomik faaliyetlerin başlaması da zaman alacaktır.” “Üniversiteyi kazanan çocukları var, şimdi geri dönerlerse eğitimleri ne olacak? Yeni yönetimin henüz bir eğitim bakanı bile yok,” diyor Çorabatır.
Peki, çoğu sigortasız ve çalışma izni olmadan asgari ücretin altında maaşla mesai yapan yoksul Suriyelilerin geri dönüş süreci maddi açıdan nasıl gerçekleşecek? Uzmanlar, bir çok Suriyelinin eşya taşımayı bırakın, kendisi ve ailesini bu yolculuğa çıkaracak maddi imkana sahip olmadığını ifade ediyor. Erdoğan, “Gitmeleri de bir lojistik ve planlama meselesidir” diyerek şöyle açıklıyor: “Milyonlarca insandan bahsediyoruz. Evlerinden çıkışı, Suriye’ye ulaşmayı ve yerleşmeyi; tüm bunlar kolayca aşılacak meseleler değil. İnsanlar, Suriyelilerin gidebileceği bir kitle olarak görülüyor sanki.” Erdoğan, “Suriyelilerin isteseler bile bu kadar kolay olmayacak. Bu noktada ayrı bir kaynağa ihtiyaç var. AB ve bazı uluslararası kuruluşlar devreye girebilir, fakat bu sürecin de pek kolay olacağını düşünmememiz gerekiyor,” dedi. Çorabatır da “Çoğu kişi maddi açıdan zor durumda. Ayrıca, oraya döndüklerinde neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar; kalacak yerleri ve evlerinin tamiri… Geri dönüş için kesinlikle bir destek lazım. Sadece dönebilmek için bile maddi yardıma ihtiyaçları var” görüşünü belirtiyor.
Suriyelilerin alanda uzman araştırmacılara ve gazetecilere bile şaşırtacak derecede bir coşku ve kararlılıkla ülkelerine dönmek istediklerini dile getiriyorlar. Uzmanlar, son yıllarda Suriyelilere dair politikaların sertleşmesi, artan toplumsal tepkinin ve ekonomik krizin bu durum üzerinde etkili olduğunu ileri sürüyor. Erdoğan, “Açıkçası, beni de şaşırtan bu coşkunun büyük bir nedeni, Türkiye’deki politikaların katılaşması ve yaşam şartlarının zorlaşması” diyor. Çorabatır ise, geri dönüş için gerekli koşullar henüz yeterli değilken, pek çok Suriyelinin acele karar alabileceğini kaydediyor: “Bir çoğunun buradaki koşulları çok kötü. Yıllarca hakaretler ve nefret söylemleriyle karşılaştılar, sokaklarda saldırılara uğradılar ve bu gibi tehditlerle yaşamaya alışmak zorunda kaldılar. Ancak acele etmeleri gerektiğini düşünüyorum.” Çorabatır, Suriyeliler için geçici koruma statüsünün “aceleyle” kaldırılmaması gerektiğini ve en az bir yıl daha devam etmesi gerektiğini vurguluyor. 6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybeden Suriyeli İbrahim, en çok sevdiklerinin mezarlarını bir daha ziyarete gidememekten endişe ediyor: “Bu ülkenin depremi sırasında bile birlikte öldük. Şimdi abim ve ailesinin mezarı Mersin’de. Suriye’ye dönersek, yılda sadece 1-2 kez bile olsa, depremde kaybettiğimiz yakınlarımızın mezarını ziyaret etme fırsatımız olur mu?”