Başlık: Suriyelilerin gönüllü geri dönüşü ne denli gerçekçi, nasıl sağlanabilir?
Kaynak: Getty Images Yazar: Fundanur Öztürk Unvan: Ankara, BBC Türkçe Twitter: @fundanurozturk 10 Aralık 2024 Uzun yıllar süren savaş, ekonomik kısıtlamalar ve tahrip olan su ve elektrik altyapıları, okullar, hastaneler ve yollar… 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından milyonlarca Suriyeli, ülkelerini terk ettiğinden bu yana Suriye’den geriye çok az şey kalmıştır. Yıllardır Türkiye’de yaşayan Suriyeliler, 61 yıllık Baas rejiminin sona ermesini büyük bir sevinçle karşıladı. Sokaklar, tekrar ülkesine dönmek isteyen pek çok Suriyelinin kutlamalarıyla dolmuş durumda. Toplumun önemli bir kesimi, Suriyelilerin artık evlerine dönmesi gerektiğini düşünüyor. Peki, yaklaşık 3 milyon Suriyelinin yakında ülkesine dönmesi ne denli mümkün? Uzmanlar, bu dönüşlerin henüz erken olduğunu ifade ediyor. Prof. Dr. Murat Erdoğan, toplumdaki bu beklentinin “çok riskli” olabileceğini belirtiyor: “Bir hareketlilik olacak ama herkesin düşündüğü gibi milyonlarca insanın bir anda dönmesini beklemiyorum. Eğer beklenen dönüş gerçekleşmezse – ki bunun sınırlı olacağını düşünüyorum – yeni bir gerilim ortaya çıkabilir.” İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır, en iyi ihtimalle bir yıl içinde gerekli hazırlıklar yapıldığında “kademeli dönüş” olacağını öngörüyor: “Suriye’deki güvenlik ve günlük yaşam açısından bazı riskler devam etmekte. Uluslararası toplum tarafından tanınan bir hükümetin Şam’da iktidara gelmesi gerekiyor. Geri dönüşlerin güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde gerçekleşmesi şarttır.”
On iki yıldır Hatay’da yaşayan kimya mühendisi İbrahim, tüm risklere rağmen bir an önce geri dönmeyi planlayanlardan. İbrahim, önce tek başına gidip Halep’teki evlerini hazırlayacağını ve ardından ailesini yanına alacağını ifade ediyor: “Suriye’nin birçok bölgesinde hala su yok, elektrik belirli saatlerde geliyor. Ülkeyi kimin ve nasıl yöneteceği bile belli değil ama Suriye’yi yeniden inşa etmek için dönmemiz gerekiyor.” Suriye’de her şeye sıfırdan başlayacaklarını anlatan İbrahim, geriye hiçbir şeyi kalmamış birçok Suriyeli bulunduğunu söylüyor: “Bazı bölgelerde ev, okul yok; su ve elektriği olmayan köyler mevcut. Dönecek hiçbir şeyi kalmamış çok insan var. Halep gibi büyük şehirler bile kötü durumda. Ancak bu ülke, 13 yıllık bir savaştan çıktı ve her şeyin hemen mükemmel olmasını bekleyemeyiz. Suriye halkı olarak, yavaş yavaş her şeyi yeniden yapmaya çalışacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 Aralık’taki kabine toplantısında Suriye’nin istikrara kavuşmasıyla “gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli” geri dönüşlerin artacağını belirtti ve yığılmaları önlemek için Yayladağı Sınır Kapısı’nın açıldığını söyledi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, “Suriyelilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz” diye konuştu. Uzmanlar, Suriye’ye kitlesel bir geri dönüşü konuşabilmek için, yeni Suriye yönetiminin nasıl bir yönetim anlayışı benimseyeceğinin netleşmesi gerektiğini vurguluyor. Henüz ortada bir hükümet olmadığını ifade eden Çorabatır, “Bütün ülkede güvenlik sağlandı mı? Esad’ı devirmek isteyen grupların çok çeşitli olduğunu ve aralarında çatışmalar olabileceğini göz önünde bulundurmalıyız. Öncelikle siyasi istikrarı görmemiz gerekli” diyor.
Çorabatır, Esad yönetiminden kaçanların özellikle 2011-2012 ve 2013 yıllarında Türkiye’ye geldiğini, sonrasında insanların daha çok siyasi istikrarsızlık ve IŞİD gibi gruplardan kaçtığını hatırlatıyor: “İktidara gelen grupların nasıl davranacağı kısa vadede anlaşılamayacak ve Suriyeliler doğal olarak bunu görmek için bekleyecekler. Orada nasıl bir rejim oluşturulacak? Yeni yönetim ‘cihatçı değiliz, çeşitliliğe izin vereceğiz’ diyor ancak bunun gerçekte nasıl olacağını anlamak için zamana ihtiyaç var.” Suriyeli İbrahim ise yeni yönetimin, her halükarda önceki yönetimden daha iyi olacağına inanıyor: “Kim gelirse gelsin, Esad’tan daha iyi olacak. Eğer biz dönmezsek, seçime kim gidecek, ülkenin nasıl yönetileceğine kim karar verecek? Yıllar sonra her şeye yeniden sıfırdan başlamak zor olacak ama biz bu günün gelmesini uzun süredir bekledik, çok insan kaybettik bu yolda.”
Savaş ve siyasi çalkantıların ardından Suriye, geri dönecek milyonlarca insan için bir altyapıya sahip mi? Erdoğan, geri dönmek isteyen Suriyelilerin çoğunun, karşılaşacakları koşullar hakkında pek bir bilgiye sahip olmadığını belirtiyor: “Çocuğunu hangi okula gönderecek, hangi işte çalışacak, hangi hastanede tedavi görecek? Bu gibi insani ve basit sebepler, Suriyelilerin kendi ülkelerine dönüşünü engelleyebilir. Bu yıkılmış şehirlerin yeniden inşası belki de yüz milyar dolara mal olacak; bu kaynağı hangi ülke sağlayacak? Suriye’deki derin yoksulluk ve altyapı çöküşü uzun süre devam edecek gibi görünüyor. Bunlar kısa zamanda çözülecek sorunlar değil.”
Çorabatır, bölgede hâlâ devam eden güvenlik risklerinin yanı sıra ekonomik faaliyetlerin de hızlıca eski haline dönmeyeceğini ifade ediyor: “Bölgede hâlâ patlamamış bombalar ve mayınlar olabilir. Yıkılan şehirlerdeki evlerinin durumunu önceden öğrenmeleri gerekir. Yıllardır işlenmemiş tarım arazilerine bugün tohum atsalar, en az bir yıl sonra ürün alabilecekler. Dolayısıyla ekonomik faaliyetlerin başlaması da zaman alacaktır. Üniversitelerde okuyan çocukları var; şimdi giderlerse eğitimleri ne olacak? Yeni yönetimin hâlâ bir eğitim bakanı yok.”
Peki, çoğu sigortasız ve çalışma izni olmadan asgari ücretin altında çalışan yoksul Suriyelilerin geri dönüş serüvenini finansal olarak nasıl gerçekleştirecekleri? Uzmanlar, çoğu Suriyelinin, eşyalarını taşımaktan ziyade kendisi ve ailesini bu yolculuğa çıkarmak için bile maddi imkana sahip olmadığını vurguluyor. Erdoğan, “Gitmeleri, bir lojistik ve planlama meselesi” diyerek şöyle devam ediyor: “Milyonlarca insandan bahsediyoruz. Evlerinden çıkmaları, Suriye’ye ulaşmaları ve oraya yerleşmeleri; tüm bu süreçler çok küçümseniyor. İnsanlar Suriyelileri görüp, bunun basit bir kitle hareketi olduğunu düşünüyor. Suriyeliler isteseler bile bu kadar kolay olmayacak. Bu nedenle ayrı bir kaynak oluşturmanın gerekliliği söz konusu. Avrupa Birliği ve bazı uluslararası kurumlar devreye girebilir ancak bu işin yine de çok kolay olmayacağı akılda tutulmalıdır.” Çorabatır da “Çoğunun cebinde para yok. Ayrıca oraya gittiklerinde neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar; kalacakları yer, evlerinin tamiri… Kesinlikle bir destek gerekiyor. Sadece gidebilmek için bile maddi bir desteğe ihtiyaçları var” diyor.
Birçok Suriyeli, alanda uzmanlaşmış araştırmacıları ve gazetecileri bile şaşırtacak derecede bir istek ve kararlılıkla ülkelerine dönmek istediklerini ifade ediyorlar. Uzmanlar, özellikle son yıllarda Suriyelilere yönelik politikaların sıkılaşması, artan toplumsal tepki ve ekonomik krizin de bunda etkili olduğunu düşünüyor. Erdoğan, “Açıkçası beni de şaşırtan bu coşkunun önemli bir nedeni, Türkiye’de politikaların katılaşması ve yaşam şartlarının ağırlaşması” diyor. Çorabatır, geri dönüş için tüm gerekli koşullar henüz oluşmamış olmasına rağmen pek çok Suriyelinin aceleci hareket edebileceğini kaydediyor: “Birçok kişi, burada koşulların kötü olması nedeniyle hızlıca geri dönme kararı alabiliyor. Yıllardır hakarete ve nefret söylemine maruz kaldılar, sokaklarda saldırılara uğradılar; bu tür tehdit ve korku ortamında yaşıyorlardı, ama acele etmemeleri gerekiyor.” Çorabatır, Suriyeliler için geçici koruma statüsünün “acelelikle” kaldırılmaması gerektiğini ve en az bir yıl daha sürdürülmesi gerektiğini düşünüyor. 6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybeden Suriyeli İbrahim ise en büyük korkusunun, onların mezarlarını yeniden ziyaret edememek olduğunu ifade ediyor: “Bu ülkenin depreminde birlikte hayatımızı kaybettik. Şimdi abim ve ailesinin mezarı Mersin’de. Eğer Suriye’ye dönersek, yılda sadece 1-2 kere bile olsa depremde kaybettiğimiz yakınlarımızın mezarını ziyaret edebilir miyiz?”