Orijinal Başlık: “Suriye’nin bölünmesi İran ve Türkiye’nin bölünmesini getirir”
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Kocaeli’nin Gebze ilçesinde düzenlenen ‘Anadolu Buluşmaları’ etkinliği çerçevesinde ilçe teşkilatıyla bir araya geldi. Suriye’deki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Erbakan, “Suriye şu anda fiilen bölünmüş bir durumdadır. Bunu resmileştirilmesi ve kalıcı hale gelmesi mutlaka engellenmelidir. PYD, YPG bu bölgeye yerleştirildi ve burada bir terör ordusu kuruldu. Arkasında ise İran ve Türkiye var. Son 20 yılda katettikleri mesafeye bakmak yeterli. Bu süreçte Kudüs, İsrail’in başkenti olarak ilan edildi. Dolayısıyla, bu planlara karşı dikkatli olmamız ve özellikle Suriye’de oluşturulacak yeni yönetimin bu planlara karşı durması büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve üniter yapısının korunması da bu yeni yönetim tarafından mutlaka sağlanmalıdır. Umarım endişelerimiz yersiz çıkar. Çünkü Irak gibi Suriye’nin bölünmesi, Allah korusun, İran ve Türkiye’nin de bölünmesine neden olabilir” şeklinde konuştu.
‘SORUMLULARIN CEZALANDIRILMASI KESİNLİKLE GEREKİR’ Fatih Erbakan, “Cumhurbaşkanının bir programında, Filistin’e destek vermek amacıyla gözaltına alınanların doktor raporları ve ifadeleri oldukça dikkate değer. ‘Gözaltındayken işkenceye uğradık; gözümüze yumruk atıldı, hakaret edildi, aşağılandık, duvara çarpıldık ve tutuklandıktan sonra kadın kardeşlerimiz de dahil olmak üzere çıplak aramaya maruz bırakıldık’ diyorlar. Bu çok ciddi ve korkunç bir durumdur. Bu iddiaların üzerine gidilerek açıklığa kavuşturulması ve tatmin edici değil, bir açıklama yapılması gerekmektedir. Hem Adalet Bakanlığı hem de İçişleri Bakanlığı, bu süreçte bu kardeşlerimize nasıl bir muamele yapıldığını araştırmalı, ortaya koymalı ve eğer kendilerinin de belirttiği gibi olumsuz bir muamele yapılmışsa, sorumluların cezalandırılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
‘ASGARİ ÜCRET EN AZ 70 BİN TL OLMALIDIR’ Erbakan, hükümete 2 asgari ücretin 70 bin TL olması çağrısında bulunarak açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Hükümetin 2024 yılına yönelik enflasyon tahmini yüzde 33 olarak belirlendi; fakat 2024 yılında enflasyon yüzde 48-50 seviyelerine ulaştı. Şimdi 2025 yılı için yüzde 21 tahmin ediyorsunuz, bu da en az yüzde 40 olacaktır. Zaten yeniden değerleme oranını da yüzde 44 olarak hesap ettiniz. Vergi ve cezalara yapılacak zamlar da yüzde 44 oranında gerçekleşecek. Yani aslında, kendiniz 2025 enflasyonunun yüzde 44 olacağını itiraf etmiş oluyorsunuz. Dolayısıyla, ‘Sadece enflasyona asgari ücretliyi ezdirmeyelim’ denirse, en az yüzde 40 zam yapılması gerekmektedir; bu durumda asgari ücret 24 bin TL olur. Bu yeterli değildir, adaletin sağlanması açısından 20 yıldır Türkiye’nin büyümesinden asgari ücretlilerin pay almadığını belirtmek gerekiyor. Ekonomi büyüdü, işverenler büyüdü, iş yerleri büyüdü ama bu büyümeden ücretli kesim yararlanamadı. Eğer bunun paylaşımı yapılacaksa, asgari ücretin 34 bin lira olması gerekir ki bu da adaletin bir gereğidir. Biz bunu 35 bin lira olarak belirledik. Çünkü büyük şehirlerde 4 kişilik bir ailenin geçinebilmesi için, yoksulluk sınırı 70 bin liraya çıkmıştır. 70 bin lira geliri olmayan 4 kişilik bir aile, temel ihtiyaçlarını yardım almadan karşılayamamaktadır. Dolayısıyla, 2 asgari ücret en az 70 bin lira olmalıdır.”
‘BU PLANLARDAN HABERDAR OLMAK VE ÖNLEM ALMAK GEREKİR’ Türkiye’nin Suriye konusunda attığı adımlara da değinen Erbakan, “Büyük bir plan doğrultusunda ilerlenirken, bu planı tahakkuk ettirmek amacıyla dış güçler oraya adeta akbabalar gibi üşüşmüştür. Suriye’nin bölünmesi, orada bir terör devletinin kurulması, İsrail’in Suriye’nin güneyinde ve güneybatısındaki stratejik bölgeleri işgal etmesi ve ardından Şam’da kurulacak hükümetin bir İsrail ve Amerikan kuklası, işbirlikçi bir yönetim haline gelmesi için yoğun çabalar sarf edilmektedir. Bu duruma karşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dış politikada hangi planları yaptı ve ne tür adımlar atmayı düşünüyor? Bu gelişmelerin engellenmesi için nasıl bir ajandamız var? Tüm bunların üzerine düşünmeden ve planlamadan sevineceksek, bu oldukça iyimser bir yaklaşım olur. Yeniden Refah Partisi olarak, Suriye’nin geleceği ile ilgili kaygılarımızı ifade etmekteyiz ve bu görüşleri en başta kendilerinin de taşımaları gerektiğini vurguluyorum.”
‘İTTİFAK KAPISINI HİÇBİR ZAMAN KAPATMAYIZ’ Yeniden Refah Partisi olarak seçimlerde ittifakın kapısını her zaman açık tuttuğunu belirten Erbakan, “Burada muhafazakâr, sağ görüşlü ve dindar seçmen tabanına hitap eden partilerle geniş bir ittifak kurulabilir. Bu kapsamda Saadet Partisi de yer alır. Ancak Yeniden Refah Partisi olarak, Cumhurbaşkanı adayını kendisi belirleyecektir. Bu, ittifak oluşturulmasına engel değildir. Milletvekilliği ve parlamento seçimleri için böyle bir ittifak gerçekleştirilebilir. İttifaktaki partiler kendi Cumhurbaşkanı adaylarını da gösterebilir. İkinci tura kalan durumlarda, ittifak içerisindeki partiler bu adaylardan hangisini destekleyeceklerini belirleyebilirler. Milletvekilliği seçiminde Saadet Partisi’nin de dahil olduğu geniş kapsamlı bir ittifak yapılabileceğine inanıyorum. Cumhur İttifakı ise tamamen sona ermiştir. Çünkü denemek için bir kez daha deneme yapılmaz.”