Tarımsal uygulamaların dünya çapında hızla yaygınlaşmasıyla birlikte, jeotermal enerji, tarımsal üretimi çeşitlendirmeye ve iklim koşulları ne olursa olsun Türkiye’nin tüm bölgelerine yayılmaya hazır, dönüştürücü bir güç olarak ortaya çıkıyor. Türkiye, 1.500’ün üzerinde doğal jeotermal çıkış noktasıyla jeotermal kaynaklar açısından Avrupa’da lider konumdadır.
Jeotermal Enerji Derneği (JED) Başkanı Ali Kındap, jeotermal enerjinin Türkiye’de tarımda devrim yaratacak muazzam potansiyeline dikkat çekti. Bu bol kaynak, jeotermal ısıtmalı seralar aracılığıyla ülkenin her ilinde çok çeşitli tarım ürünlerinin yetiştirilmesini kolaylaştırabilir.
Kındap, “Ayağımızın altındaki kullanılmayan jeotermal kaynaklarla Ağrı’da domates, Van’da muz, Erzurum’da çilek yetiştirebiliriz. Hatta ‘Anamur muzu’ gibi dünya çapında tanınan yeni markalar bile yaratabiliriz.”
Türkiye, jeotermal kaynaklı tarımda şimdiden kayda değer bir başarı sergiledi. Örneğin Ağrı’nın yüksek rakımlı Diyadin ilçesinde eksi 35 dereceye kadar düşen sıcaklıklardaki jeotermal seralarda yetiştirilen domatesler, bölgede üretilen domateslerden daha üstün kaliteye sahip olması nedeniyle yoğun talep görüyor. Antalya’nın güney şehri.
Dahası, jeotermal kaynaklı tarım, ulaşım açısından önemli maliyet tasarrufu potansiyeli sunuyor. Meyve ve sebzenin çeşitli illerde üretilmesi sayesinde, ürünlerin uzun mesafelere taşınmasına gerek kalmamaktadır. Bu, gıda fiyatlarının düşmesine ve Türkiye’nin sektörde önde gelen ihracatçı ülkelerden biri haline gelmesine yardımcı olabilir.
Türkiye, jeotermal kaynak zenginliğinde Avrupa’nın önde gelen, dünyanın ise dördüncü ülkesi olmasına rağmen, jeotermal kaynakları az olan ülkelerin gerisinde kalıyor. Şu anda Türkiye’de 5.293 dönüm jeotermal sera faaliyette ancak Kındap, ülkenin bu kapasiteyi on yıl içinde 100.000 dönüme çıkarabileceğine inanıyor.
Bu sektörde dünyanın önde gelen üretim üssü olma potansiyeline sahip Türkiye’de topraksız tarım ve jeotermal seracılık uygulamalarının desteklenmesinin önemine değindi. Türkiye, jeotermal kaynaklarını kullanarak tüm Anadolu coğrafyasında çok çeşitli meyve ve sebzeleri verimli bir şekilde yetiştirebilir ve böylece 85 milyon vatandaşı ve ötesindeki vatandaşlar için sağlıklı, uygun fiyatlı ve erişilebilir gıda sağlayabilir.