TÜRK HALKI ARTIK HAK ETTİĞİ REFAH DÜZEYİNE ULAŞACAK, KENDİ VATANDAŞINDA TUHAF OLMAYACAKTIR.
Bu hafta dış politikadaki gelişmeleri izledik ve Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin el sıkışmasına tanık olduk. Bu bazılarına tuhaf geldi ama AKP hükümeti bir süredir Mısır’la Dışişleri Bakanlığı düzeyinde temaslara başlamıştı ve bu tesadüf değildi. Bu karşılaşma bir mizansendi. Dış politikada tesadüflere yer yoktur. Gelinen aşamayı değerlendirdiğimizde doğru olsa da yeterli değil. Küçümsenmesi ve sorgulanması gereken, 9 yıldır hatalı dış politikada neden ısrar edildiğidir. Sorulması gereken, Türk dış politikasını kendi ideoloji ve çıkarlarını ön planda tutarak şekillendiren, ulusal çıkarları hiçe sayan AKP iktidarının, “bizim komşumuz yok” derken, “komşularla sıfır sorun” noktasına nasıl geldiğidir. kiminle sorunumuz yok”. Deniz yetki alanı anlaşmasını kabul etmeyerek Türkiye’ye karşı Doğu Akdeniz cephesi nasıl oluşturulmuştur bunun hesabı sorulmalıdır. 10 milyon Suriyeli’nin Türkiye’yi işgaline ‘Emevi Camii’nde namaz kılacağız’ hayalinden nasıl gözümüzü açtığımızın hesabı sorulmalıdır. Soracağız!“Türk dış politikası Kasımpaşa kabadayı tavrıyla yürütülmez. ”
Türk dış politikası Kasımpaşa kabadayısıyla yürütülmez. Doğruları söylediğimiz gibi, Türk milli çıkarlarına karşı atılan/atılacak her adımın hesabını soracağız. anlaşacağımızı söyledik. Askerlerimizin ayağına taş değmesin. Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadele operasyonlarını sürdürüyor. Askerlerimizin ayağına taş değmesin. Ancak terörü besleyen AKP iktidarının hatalı iç ve dış politikalarıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Ümit Özdağ’ın yıllardır savunduğu gibi, Ortadoğu’nun terör bataklığından çıkabilmemiz için Türkiye-Suriye ikili ilişkilerinin başlaması ve Ortadoğu politikalarının yeniden düzenlenmesi şarttır. Ancak mutlak güvenlik TSK operasyonlarıyla değil, Suriye ordusunun Suriye tarafını emniyete almasıyla sağlanacak. Zafer Partisi, BM, AB ve bölge ülkeleriyle iş birliği çerçevesinde Suriyelilerin anavatanlarına dönüşleri için kapsamlı bir geri dönüş stratejisi hazırladığı gibi, Türkiye’nin Suriye’den çıkış stratejisini de hazırladı. Zafer Partisi’nin kurulmasının ardından “Suriyelilerin anavatanlarına dönüş projesi” ve Suriye ile müzakerelerin başlatılması çağrısı, Suriye Dışişleri Bakanlığı ile kurduğu temaslar ve ilerlemeler, Türkiye’den büyük destek gördü. Türk kamuoyu.Erdoğan, boş seçim vaatlerinden birini müzakere yoluyla yerine getirmeye çalışacak.
Cumhur İttifakı üyesi MHP’nin “Suriye Cumhurbaşkanı Esad ile müzakere edilmeli, ikili ilişkiler kurulmalı” dediğini, Erdoğan’ın da “Esad ile görüşebiliriz” dediğini not ettik. Ancak bu açıklamaların asıl amacı Suriyelilerin Suriye’ye dönüşünü sağlamak değil. Millet ittifakı önünü açmazsa 2023 seçimlerinde aday bile olmayacak olan Erdoğan, boş seçim vaatlerinden birini müzakere yoluyla gerçekleştirmeye çalışacak. BOP Eşbaşkanı olarak kendisine verilen vatandaşlıklarla kapıları sığınmacılara açıp seçmen toplayarak görevini yerine getiren Erdoğan, seçim öncesi ‘Bak işte tanıştık, mültecileri göndereceğiz’ illüzyonu yaratmak istiyor. seçimler. Nasıl ki Zafer Partisi’nin kararlı mülteci politikası, “Göç ve Uyum Bakanlığı kuracağız, mültecileri ülkede tutacağız ve entegre edeceğiz” diyen Kılıçdaroğlu’nu “2 yıl içinde vedalaşacağız” noktasına getirdi. Erdoğan, “40 milyar dolar harcadık, 40 milyar dolar daha harcayacağız, göndermeyeceğiz, görüşmeyeceğiz” dedi. Esad ile tokalaşma noktasına getirdi. Ümit Özdağ ve Zafer Partisi’nin Türk siyasetindeki etkisi dediğimiz şey budur.
yönetici