Ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm siyasi partilere yeni anayasa yapma çağrısını beklendiği gibi reddetti. CHP Genel Başkanı, son seçim yenilgisini suçladığı mevcut yönetimin meşruiyetini sorgulamanın yanı sıra, eski müttefiklerine iktidardaki Cumhur İttifakı ile pazarlık yapmama çağrısında bulundu: “Altı muhalefet lideri anayasaya ilişkin görüşlerini zaten kamuoyuyla paylaştı. Biz o belgeyi imzaladık ve açıkladık. Gazeteciler olarak diğer liderlere neden imzalarını geçersiz kılmayı seçtiklerini sorabilirsiniz.”
Şu anda parti içi muhalefetle uğraşan Kılıçdaroğlu’nun mesajı, muhalefetin girişimlerine ve söylemine yön vermekte güçlük çekiyor. İyi Parti (İP) Genel Başkanı Meral Akşener’in seçim ittifaklarına ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile CHP arasında üçüncü yol arayışına yönelik eleştirilerini, Mayıs 2023 seçimleri öncesinde yaşananları hatırlatarak ele almak mümkün değil. Nitekim Kasım ayında yapılacak CHP kurultayı bu hareketin içindeki krizi sonlandırmayacak çünkü Kılıçdaroğlu yeniden seçilse bile ideolojik sıkıntılar ve zayıf siyasi duruş devam edecek.
Kılıçdaroğlu’nun rakiplerinden CHP’li Özgür Özel, rakibinin tek başına kampanya vaatleri verdiğini ve sağ partilerle şartlar müzakere ettiğini öne sürüyor. Aynı zamanda CHP’nin soldan uzaklaşma sorununu da “düzelteceğini” vaat ediyor. Özel, son olarak ana muhalefetin “düzeltme” girişiminin “Kürtlerin ve Alevilerin yaşadığı travmayı” ele alması gerektiğinin altını çiziyor.
Özel’in çabaları iç krizi sona erdirmeyecek
Özel’in sol/sosyal demokrat ideolojiye daha fazla yer açma çabasının CHP’nin krizini sona erdirmeyeceğini belirtmekte fayda var. Eğer bir şey olursa, durumu daha da kötüleştirmeyi vaat ediyor. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun pragmatik düzeltme kararlılığı ve ideolojik belirsizlik “altı kişilik masa”yı mümkün kılmıştı.
Ortak cumhurbaşkanı adayı seçiminin on birinci saate ertelenmesi de kaçınılmazdı. Kılıçdaroğlu tam da bu şekilde muhalefet liderlerini kendisine destek vermeye ikna etmeyi başardı. Bazı sağ partilerin muhalefet ittifakını oluştururken CHP genel başkanının cumhurbaşkanı adaylığını destekledikleri bir sır değil.
Son olarak Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Akşener’in muhalefet bloğunun ortak cumhurbaşkanı adayını belirlemek için son toplantısını beklediği yönündeki iddiasını reddetmişti. Akşener’in baltaladığı Millet İttifakı’nın temelini onarma çabası içinde olan Uysal, yaşananları “geçici öfke” etkisi altında düşünmenin yanlış olacağını vurguladı. CHP ile IP arasında “sağlıklı bir güç dengesi”nin erkenden oluşturulamamasının “stratejik hata” anlamına geldiğini ekledi. DP Genel Başkanı böylece muhalefet bloğunun başlangıçta 6 Mart mutabakatına vararak birçok gereksiz tartışmanın önüne geçebileceğini savundu.
Eleştiri kabul edildi
Akşener olsun, Özel olsun, Uysal olsun, Mayıs 2023 seçimlerine yansıyan muhalif isimlerin ortak bir yanı var. Yavaş yavaş Cumhur İttifakı’nın “altı kişilik masa”ya yönelik eleştirilerini (odaklanma eksikliği, anlaşmayı mümkün olan en son ana kadar erteleme kararı, “düzeltme konusunda kararlı olmayışı”, gizli müzakereleri ve çözüm üretememesi dahil) kabul ediyorlar. Paydaşların çokluğu nedeniyle yönetiyorlar.
Gültekin Uysal da muhalefetin bir cumhurbaşkanı adayını ve tek bir başkan yardımcısı adayını desteklemesi gerektiğini, çünkü seçmenlerin paydaş sayısından endişe duyduğunu söyleyerek aynı şeyi yapıyor.
İktidar ittifakının görüşlerine dayalı özeleştiri ve analiz yapmanın muhalefet açısından zayıflık anlamına gelip gelmediği tartışma konusu olmaya devam ediyor. Ancak yukarıdaki muhalefet figürlerinin itiraf ettiği her şey, onların son yenilgisinin sorumlusunun yalnızca Kılıçdaroğlu olduğunu gösteriyor. Beş muhalefet partisinin (Yeşil Sol Parti’yi de eklerseniz altı) herhangi bir sorumluluk taşıyıp taşımadığı bilinmiyor.
Peki, muhalefet bloğunu kendine oy vermeye zorlayan ve seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’nun karşısında muhalefet nasıl ilerleyebilirdi? Yoğun baskı altında kalan CHP Genel Başkanı’nın Mayıs 2023 seçimlerine dair gerçekçi bir değerlendirme yapması neredeyse imkansız. Cephaneliğinde kalanlar iktidar ittifakını hiç rahatsız etmiyor: Kılıçdaroğlu hâlâ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirebiliyor. Mesela yeni anayasa fikrini reddediyor.
İktidar ittifakı ile muhalefet arasında bir kısır döngü değil mi bu?