İyi Parti (İP) Genel Başkanı Meral Akşener, ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Kemal Kılıçdaroğlu ve “altı kişilik masa” ile yüzleşmeye devam ediyor. Kılıçdaroğlu’nun zaferi için “baldıran içtiğini” hatırlatan Erdoğan, geçtiğimiz günlerde “Millet İttifakı diye bir şeyin artık kalmadığını” ve “İP ile CHP’nin rakip olduğunu” söylemişti.
“CHP’nin tüm muhalefet partilerine patronluk taslamasından” şikayetçi olan Akşener, muhalefet ittifakına katılma kararı alması nedeniyle partisinin halk desteğinin zayıfladığını ekledi.
Ana muhalefet partisi, ara sıra yapılan ve zarar vermeyen itirazlar dışında, Akşener’in eleştiri yağmuruna yanıt vermeyi özellikle reddediyor. Çünkü CHP hâlâ, İstanbul ve Ankara belediye başkan adaylarını açıklayan IP’nin iç sahada ana muhalefet adaylarını destekleyeceğini umuyor. Yani CHP’nin sessizliği Mart 2024 belediye seçimlerinde İP ile yeni bir ortaklık olasılığını canlı tutmayı amaçlıyor. Aynı zamanda CHP liderliği, IP tabanının hâlâ CHP adaylarını destekleyebileceğini umuyor.
Bu yaklaşımın karşılığını alıp almayacağını yaklaşık 90 gün sonra CHP kurultayında göreceğiz. Mart 2024 seçimleri, birbirlerinin destekçilerini etkilemeye yönelik süregelen çabalarından hangi partinin çıkarlarının zarar göreceğini belirleyecek. Mevcut durumun her iki harekete de aynı anda zarar verebileceği açıktır.
CHP ‘patronluk yapıyor’
Akşener, CHP’nin sadece geri kalanlara “patronluk yapmasını” ve “ittifak” fikrini de eleştirmiyor. Bunun yerine partisinin CHP ile 2018’den bu yana olan ortaklığının tüm tarihini yansıtıyor. Bu, başkanlık sistemine geçerek ülkenin ana muhalefet partisi olma yönündeki yeni planın bir parçası.
Buna göre İP başkanı 2024 ve 2028 seçimlerine herhangi bir ittifaka katılmadan katılmakta ısrar ediyor. Kılıçdaroğlu, Kasım ayında yapılacak CHP kurultayı sonrasında Akşener’in hareketini ikna etmek için zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya kalacak. Akşener uzun süredir ana muhalefeti eleştirdiği için “il düzeyinde işbirliğinin” kolay olduğunu düşünmek yanıltıcı olur. Bu yorumlara geri dönerse “baldıran otu”na karşı panzehir bulamaz. Nitekim sonunda Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, İstanbul ve Ankara’daki belediye başkanlığı yarışlarını kazansa bile Akşener’in 2028 seçim planı suya düşmüş olacaktı.
IP ‘masa’yı bir arada tutan yapıştırıcıydı
CHP’nin gözden kaçırdığı bir diğer nokta da fikri mülkiyetin eski Millet İttifakını ayakta tutan ve sağcı milliyetçi seçmenlerin gözünde ana muhalefete ve onun genel başkanına bir miktar meşruiyet kazandıran yapıştırıcı olduğudur. Başka bir deyişle, IP’siz bir muhalefet ittifakı, 2019 ve 2023’teki ortaklıklardan önemli ölçüde farklı olacaktır.
Milyon dolarlık soru ise CHP’nin, PKK yanlısı Halkların Demokratik Partisi-Yeşil Sol Parti (HDP-YSP) ve İP’in yokluğunda sağ kanat partilerle resmi bir ittifak kurup kuramayacağıdır. Sağ kanattaki partiler bu ittifaka katılacak mı? Olsalar bile bir dereceye kadar onların varlığı seçmenleri etkiler mi? İP, Cumhur İttifakı’nı, CHP’yi ve HDP-YSP’yi aynı anda hedef alırsa muhalefet adaylarına oy veren sağcı ve milliyetçi seçmen ne düşünecek?
Muhalefeti birleştirme becerisini siyasi sermayesinin ana kaynağı olarak gören Kılıçdaroğlu, yeni bir ittifak kurmaya çalışacak. Sonuçta IP’nin yokluğu, Mayıs 2023 seçimleriyle karşılaştırıldığında herhangi bir ortaklığın başarısız olma olasılığını artıracaktır. Üstelik Kılıçdaroğlu’nun HDP-YSP ve Türkiye İşçi Partisi ile iş yapmak zorunda kalması halinde, CHP’li yetkililerle hiçbir zaman görüşmediği “hakkı benimseme” ve “düzeltme” girişimleri de anlamsız hale gelecektir ( UÇ).
Söylemeye gerek yok, CHP zaten sağ kanat partilerin taraftarlarını “39 parlamento sandalyesini boşa harcadığını” söyleyerek cesaretlerini kırmıştı. İç karışıklıklar nedeniyle çok zaman kaybeden CHP ve Kılıçdaroğlu, öfkeyi körükleyerek halkta duygusal bir kırılmaya zemin hazırlıyor.