Başlık: Türkiye: ABD’nin SDG ile ateşkes duyurusu muhtemelen bir dil yanlışıydı
Savunma Bakanlığı yetkilileri, Türkiye ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında bir ateşkes anlaşması olduğu iddialarına tepki gösterdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, 17 Aralık’ta yaptığı açıklamada, Türkiye hükümeti ile SDG arasında yürütülen diplomatik temaslar sonucunda Menbiç’teki ateşkesin ‘bu haftanın sonuna kadar’ uzatıldığını ifade etmişti. Yetkililer, “Türkiye olarak herhangi bir terör örgütü ile iletişimde olmamız mümkün değildir. Yapılan açıklamanın bir dil sürçmesi olduğuna inanıyoruz” dedi. Washington, SDG’yi IŞİD ile savaşta en önemli müttefik olarak görmektedir. SDG’nin temelini Kürt Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) askeri kanadı olan Halk Koruma Birlikleri (YPG) oluşturuyor.
Suriye’de HTŞ’nin çağrısıyla birçok bölgede Esad’a karşı kutlamalar yapıldı. Türkiye-Suriye normalleşme sürecinin canlanıp canlanmayacağı merak ediliyor. Suriye’de iç savaşın başlamasının üzerinden 13 yıl geçerken, şu anda hangi grupların hangi bölgeleri yönettiği de sorgulanıyor. Suriye Milli Ordusu’nun Tel Rıfat operasyonu hakkında ne bilgi mevcut? Türkiye, PYD ve YPG’yi “PKK’nın Suriye uzantısı” ve “terör örgütü” olarak nitelendiriyor. SDG lideri Mazlum Abdi, yakın zamanda Kobani’de ABD gözetiminde bir “silahsızlandırılmış bölge” kurulması önerisini sundu. Abdi, X platformunda yaptığı açıklamada, “Suriye genelinde genel bir ateşkese bağlılığımızı teyit etmek amacıyla, Kobani’de ABD varlığı ile güvenlik güçlerinin yeniden konuşlandırılmasıyla bir silahsızlandırılmış bölge oluşturulmasına hazır olduğumuzu duyuruyoruz” diye belirtti. Bu inisiyatifin, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gidermek ve bölgede kalıcı istikrar sağlamak için düşünüldüğünü ekledi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Kobani’ye yönelik olası bir operasyon hakkında yeni Şam yönetimine mesaj gönderdi. Al Jazeera’ya mülakat veren Fidan, “Eğer burada yaşanan sorunu derinlemesine ele alırlarsa, bizim müdahale etmemize gerek kalmayacaktır,” dedi. Bakan Fidan, terörle mücadele ve Suriyeli göçü gibi iki temel meselenin çözülmesi durumunda, “Suriye’de kalmak için neden kalmayacağını” da vurguladı. HTŞ, Suriye’nin kuzeyine olan yaklaşımını da belirtti.
Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun Menbiç’i ele geçirmesinin ardından, 9 Aralık’ta ABD ile Türkiye arasında SDG’nin şehirden emniyetli bir biçimde çekilmesi konusunda bir mutabakat sağlandığına dair bilgiler ortaya çıkmıştı. HTŞ’nin askeri kanat sorumlusunun Fransız ajansına yaptığı açıklamada, Suriye’deki “Kürtlerin yönettiği bölgelerin, ülkenin yeni yönetimince entegre edileceği” belirtildi. Ebu Kasra olarak bilinen Murhaf Ebu Kasra, “Kürtler, Suriye halkının bir parçasıdır. Suriye bölünmeyecek ve federal oluşumlar kabul edilmeyecek” ifadelerini kullandı.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Türkiye’nin Kobani çevresine takviye kuvvetler ve ağır silahlar gönderdiğini bildirdi. SOHR, Türkiye’nin desteklediği birtakım birliklerin, Rojava bölgesinden ayrılmak isteyen Kürtlere izin vermediğini öne sürdü. SOHR’a göre, SDG kalıcı bir ateşkes konusunda Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde yeni bir askeri üs inşa etme talebini reddetmektedir.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matt Miller, 16 Aralık’ta verdiği basın brifinginde Türkiye ve ABD arasında Suriye konusundaki mutabakatın kuzey bölgesi için geçerli olup olmadığına dair; “Durumun oldukça kırılgan ve karmaşık olduğunu” ifade etti. Miller, Türkiye’nin ABD’nin de “terör örgütü olarak tanıdığı, kendi terör listesinde bulunan bir gruba karşı harekete geçme hakkını” meşru bulduklarını belirtti.
Meseleyle ilgili tüm taraflara, “Suriye’nin çok kırılgan bir durumda olduğu ve hiç kimsenin kendi menfaatlerini Suriyelilerin menfaatlerinin önüne koymaması gerektiğini” açık bir şekilde söylediklerini vurguladı. Wall Street Journal, üst düzey ABD’li yetkililerin Türkiye’nin bölgedeki askeri yığınağı ve SDG’nin kontrolündeki bölgelere olası bir büyük çaplı operasyon gerçekleştirmesinden kaygı duyduğunu bildirdi. Gazeteye göre, SDG Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed, yeniden ABD Başkanı seçilen Donald Trump’a bir mektup yazarak yardım talep etti.
12 Aralık’ta Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “PKK/YPG başta olmak üzere terör örgütlerinin Suriye’deki durumu kullanarak faaliyet göstermelerine izin vermeyeceğimizi vurguluyoruz. Engelleyici ve yok edici önlemler almayı sürdüreceğiz,” denildi.
Demokrat Parti’den Senatör Chris Van Hollen ve Cumhuriyetçi Parti’den Senatör Lindsey Graham, eğer SDG ile ateşkes yenilenmezse Türkiye’ye yaptırım uygulanması çağrısında bulundu. X platformu üzerinden ortak bir açıklama yapan Van Hollen, “Suriyeli Kürt müttefiklerimize Türkiye destekli güçlerin saldırıları, bölgesel güvenliği ve IŞİD’in yeniden ortaya çıkmasını engelleme çabalarını tehlikeye atıyor. Türkiye ateşkesi ve silahsızlandırılmış bölgeyi kabul etmek zorundadır, aksi takdirde 2019’daki yaptırım tasarısını gündeme getireceğiz” mesajını paylaştı.
Senatörler, bir gün önce SDG Komutanı Mazlum Abdi ile telefon görüşmesi yaparak Suriye Kürtlerine desteklerini yinelediklerini belirtmişlerdi. 2019 yılında 5 Amerikalı senatör, Washington yönetimine Türkiye’nin ABD ile Suriye’nin kuzeyine dair vardığı ateşkes anlaşmasını ihlal ettiği iddialarını inceleme ve bu iddiaların onaylanması halinde Ankara’ya yaptırım uygulama çağrısında bulunmuşlardı.
Menbiç ve Tel Rıfat, SDG’nin Fırat Nehri’nin batısında kontrol ettiği son iki önemli bölgeydi. Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu, Tel Rıfat ve Menbiç’i SDG’den alabilmişti. Suriyeli Kürtler, bundan sonra ne tür adımlar atacak? PYD, HTŞ’ye nasıl bir yaklaşım sergiliyor? Suriye’deki Beşar Esad rejiminin 8 Aralık’ta devrilmesinde öncülük eden İslamcı grup HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed Colani), 15 Aralık’ta yaptığı açıklamada Suriye’deki geçici hükümetin önceliklerinden birinin Rakka, Haseke ve Deyrizor vilayetlerinin “özgürlüğü” olduğunu belirtti. HTŞ, 10 Aralık gecesi ülkenin doğusundaki petrol zengini Deyrizor’un kontrolünü ele geçirmişti.