Yollar, günümüzde olduğu gibi tarihte de jeopolitik manzaralarda geniş bir rol oynamıştır. İpek Yolu bu bağlamda ilk sırada yer alıyor. Jeopolitik olarak karayolları, köprüler, demiryolları ve deniz yolları gibi altyapı bileşenleri hayati önem kazanmıştır. Elbette tarih boyunca İpek Yolu ve Baharat Yolu gibi yollar, küresel ticaretin yapılandırıldığı çerçeveyi etkili bir şekilde desteklemiştir.
Örneğin Avrupa ile Hindistan arasındaki Ümit Burnu’nun keşfi, Osmanlı İmparatorluğu’nun giderek gerilemesinde hayati bir etki yarattı. Öte yandan Amerika’nın keşfi, yeni rotalara ve taze kaynaklara erişimde küresel zenginlik dengesini değiştirdi.
Kuşak ve Yol İnisiyatifi (BRI) bir süredir aşina olduğumuz bir proje ve aslında İpek Yolu’nun yüzyıllar sonra yeniden canlandırılması anlamına geliyor.
Bilindiği gibi Çin’in küresel ticareti, Pakistan’da kurduğu ilişki ve orada oluşturduğu gümrük ortamı ve bir limandan dünyaya mal ihraç etmesiyle başladı. Daha sonra Çin, Pakistan modelini diğer ülkelere aktardı.
Son dönemde G-20’de gündeme gelen Hindistan’dan Avrupa’ya giden yol, sonuçta bir hayal olsa da, BRI’nin yani dünyanın bir ucundan diğer ucuna kurulacak köprü ve demiryollarının da hayata geçirileceği biliniyor. diğeri artık küresel rekabette temel referans noktalarını oluşturuyor.
Bugün odak noktam Irak ile Türkiye arasında kurulacak Kalkınma Yolu’dur.
Bir kez kritik, her zaman kritik
Tarihçiler ve siyaset bilimcilerin ya da jeopolitik yazanların genel kanaati şu: Tarihsel açıdan önemli kavşaklar, ulaşım yolları ve stratejik alanlar her zaman kritik olmaya devam ediyor.
İngilizler Hindistan’ı işgal ettiğinde, yani Doğu Hindistan Şirketi Ortadoğu’yu bir uçtan diğer uca işgal ettiğinde, hatta Osmanlı-İngiliz ilişkileri iyiyken bile bugünkü Basra ve çevresi olan Faw Yarımadası, Osmanlı İmparatorluğu’nun temelini oluşturuyordu. Osmanlılar ile İngiltere arasında kritik bir diplomatik rekabet.
Günümüzde bilindiği gibi Irak-Türkiye arasındaki petrol boru hattı yeniden canlandırılırken, önceki yıllarda olduğu gibi Irak’tan gelen petrolün Yumurtalık boru hattıyla üçüncü ülkelere taşınması gündeme geldi.
Kalkınma Yolu’na “istikrar” kelimesini ekledim. Yani Irak ile Türkiye arasındaki Kalkınma Yolu, Irak devletinin istikrara kavuşturulmasının da temelini oluşturabilir.
Hicaz Yolu
Osmanlı devleti son döneminde özellikle İngiltere ile Almanya arasındaki rekabetten yararlanarak Almanlarla birlikte İstanbul’dan başlayıp bir anlamda Avrupa’dan yola çıkıp Mekke ve Medine’ye ulaşacak Hicaz Yolu projesini geliştirmişti. .
Bu proje tamamlanmış olsaydı, Osmanlı devleti gerektiğinde ordularını Ortadoğu sınırlarını geçerek İstanbul’dan Hicaz’a gönderme güç ve zeminine sahip olacaktı. Aynı zamanda doğudan batıya, batıdan doğuya mal sevk etme imkanı da doğacak ve belki de Hicaz Yolu projesi Osmanlı devletinin önemli toprakları elinde tutmasına olanak tanıyacaktı. Ancak Osmanlı’nın ömrü buna yetmemiş, emperyalistler bunun engellenmesi için her türlü çabayı sarfetmişlerdir.
Bugün Basra Körfezi’nden çıkan bir ürünün Irak topraklarından geçerek Türkiye sınırlarına ulaşması için Kalkınma Yolu planlanıyor.
Bilindiği üzere ABD 2003 yılında Irak’ı işgal ederek istikrarsızlaştırmaya çalışmıştı. Güya yardım edebilecek durumda olan İran, Irak’ı istikrarsız tutmak için her türlü çabayı gösteriyor.
Türkiye, imparatorluk kalıntıları taşıyan, çok çeşitli kültür ve milletlerle çalışma kültürüne sahip, bugün büyük çapta ticaretle geçimini sağlayan bir nüfusa sahip bir ülke olduğundan, Irak’ın istikrarı istikrar anlamına gelmektedir. Türkiye’nin.
Bu bağlamda Kalkınma Yolu tamamlandığında Irak tek başına veya Türkiye ile birlikte ekonomik açıdan fayda sağlayacak ve Türkiye’den Basra Körfezi’ne ve tüm Körfez ülkelerine bir ürün ve enerji akışı ortaya çıkacak. Aynı zamanda ortaya çıkan bu konum, giderek Irak’ın istikrarının da temelini oluşturacaktır.
Yolların güvenliği ülkelerin güvenliğine bağlı olduğundan, Kalkınma Yolu tamamlandığında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar ve tüm Körfez ülkelerinin yanı sıra Türkiye ve hatta Çin ve daha birçok ülke de devreye girecek. Ülkeler Irak’ın istikrarından yana olacak. Çin’den veya Körfez’den gelen ürünler Türkiye sınırlarına güvenle ulaşabilir veya Avrupa’dan mal ve teknoloji seyahat ederek Basra Körfezi’ne ulaşabilir.
Karayoluna demiryolları ve boru hatları eşlik ettiğinde Kalkınma Yolu, kalkınma, ulaşım, erişim ve enerji hatlarını temsil ediyor.
Kalkınma Yolu tamamlandığında, önümüzdeki yıllarda bekleyip göreceğimiz Irak’ın sadece kalkınması değil istikrarı da sağlanacağına inanıyorum.
Son olarak şunu belirtmekte fayda var ki, tarih boyunca Eski Dünya’da her türlü kıtalararası trafiğe ilişkin yukarıda saydığımız yolların tamamı günümüz Türkiye’sinden geçiyor. Doğudan batıya akıp giderken bunu fark eden, bu coğrafyaya tutunan, uğruna servetler ödeyen ecdadımızın öngörüsünü selamlamak lazım.