Hindistan’da düzenlenen G-20 liderler zirvesi sırasında, Avrupa Birliği (AB) ile yedi ülke arasında, Avrupa’yı demiryolu ve deniz taşımacılığı yoluyla Orta Doğu ve Hindistan’a bağlayacak bir ekonomik koridor inşa etmek amacıyla bir mutabakat zaptı (MoU) imzalandı.
Hindistan, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fransa, Almanya, İtalya ve AB arasında imzalanan çok uluslu demiryolu ve denizcilik projesi, ticareti geliştirmek, enerji kaynakları sağlamak amacıyla Hindistan’ı Orta Doğu ve Avrupa’ya bağlamayı hedefliyor ve dijital bağlantıyı geliştirin.
İmzacı ülkeler bağlayıcı bir mali yükümlülük altına girmezken, iki ay içinde Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nun (IMEC) kurulmasına yönelik bir eylem planı çizmeyi kabul etti.
Bu koridor iki ayrı bölümden oluşacak: Hindistan’ı Batı Asya ve Orta Doğu’ya bağlayan Doğu koridoru; ve Batı Asya, Orta Doğu ve Avrupa’yı birbirine bağlayan Kuzey koridoru.
Hindistan-AB Koridoru, Hindistan ile AB arasında çeşitli sektörlerdeki işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan çok yönlü bir ortaklıktır. Bu ortaklığın Türkiye’yi de kapsayacak şekilde genişletilmesinin, böylece etki alanının ve etki alanının genişletilmesinin fizibilitesini ve avantajlarını incelemek istiyorum.
Hindistan-AB Koridoru, dünyanın en büyük iki demokratik bölgesi arasındaki ortaklığı temsil ettiği için jeopolitik anlamlara sahiptir. Diğer küresel güçlere alternatif bir model sunarak çok kutuplu bir dünya düzeninin şekillenmesine katkıda bulunabilir. Hindistan’ın “Doğuya Harekete Geçme” politikası, AB’nin Hint-Pasifik bölgesindeki varlığını güçlendirme ve koridora jeopolitik bir boyut getirme hedefiyle uyumlu.
Hindistan ile AB üye ülkeleri arasındaki ticareti, yatırımı ve işbirliğini geliştirmeye odaklanan stratejik bir girişime sahiptir. Ticaret engelleri, yatırım teşviki, araştırma ve yenilik gibi alanları ele alır. AB, Hindistan’ın en büyük ticaret ortaklarından biridir ve koridor bu ilişkiyi güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Hindistan ise AB mal ve hizmetleri için geniş bir pazar sağlıyor. İlaç, bilgi teknolojisi, otomotiv ve yenilenebilir enerji gibi sektörler, işbirliği ve büyüme için önemli bir potansiyel sunuyor.
Türkiye’nin stratejik önemi
Türkiye, Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan coğrafi bir köprü görevi gören önemli bir jeostratejik konuma sahiptir. Türkiye’nin Hindistan-AB Koridoru’na entegrasyonu bölgesel bağlantıyı artıracak ve ticaret yollarını kolaylaştıracaktır. Ayrıca Türkiye’nin NATO üyeliği stratejik önemini güçlendirerek bölgesel güvenlikteki rolünü güçlendiriyor.
Ticari açıdan bakıldığında Türkiye, hem Hindistan hem de AB için önemli bir ortaktır. Koridorun Türkiye’yi kapsayacak şekilde genişletilmesi, ticaret engellerini azaltarak ve pazara erişimi genişleterek ekonomik büyümeyi teşvik etme potansiyeline sahiptir.
Enerji sektöründe Türkiye’nin enerji merkezi konumu işbirliği fırsatları sunmaktadır. Enerji kaynaklarının Hazar ve Orta Doğu bölgelerinden Avrupa’ya geçişini sağlayarak hem Hindistan hem de AB için enerji kaynaklarını çeşitlendiriyor.
Ayrıca Türkiye’nin gelişmiş altyapı yetenekleri koridorun büyümesine önemli ölçüde katkıda bulunabilir. Türkiye’nin kolaylaştırdığı gelişmiş ulaşım ve lojistik ağları, koridorun verimliliğini ve etkinliğini artırabilir.
Jeopolitik çıkarımlar
Koridorun Türkiye’yi de kapsayacak şekilde genişletilmesi, bölgedeki diğer jeopolitik aktörlere karşı denge oluşturarak bölgesel istikrara katkıda bulunabilir. Türkiye’nin katılımı aynı zamanda potansiyel olarak Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’de istikrarı destekleyerek koridorun genel güvenliğini ve ekonomik beklentilerini artırabilir.
Türkiye’nin Hindistan-AB Koridoru’na dahil edilmesi önemli ekonomik ve jeopolitik avantajlar sunuyor. Siyasi karmaşıklıklar ve jeopolitik gerilimler gibi zorluklar mevcut olmasına rağmen, genişleyen ticaretin, gelişmiş bölgesel istikrarın ve daha fazla jeopolitik etkinin potansiyel faydaları, bunu araştırmaya değer bir öneri haline getirmektedir. Türkiye’nin katılımına yönelik iyi yapılandırılmış bir çerçeve, koridorun küresel jeopolitik ortamda dönüştürücü bir güç olarak potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için hayati önem taşıyacaktır.