Başlık: Ukrayna, NATO’ya katılımını savunuyor; savaş devam ederken üyelik mümkün mü?
Ukrayna, Rusya’ya karşı en etkili güvenlik garantisi olarak gördüğü NATO üyeliği konusundaki baskısını son zamanlarda oldukça artırdı. Ülke, Brüksel’de 3-4 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilen NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesinde ve sırasında bu konuyu tekrar gündeme getirdi. Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha, NATO dışişleri bakanlarına yazdığı mektupta, toplantı esnasında Ukrayna’ya üyelik daveti yapılmasını talep etti. Bu konu, Dışişleri Bakanları Toplantısı kapsamında düzenlenen NATO-Ukrayna Konseyi’nin gündeminde de yer aldı. Ukrayna, bu tür bir davetin üyeliğin kaçınılmaz olduğunu göstereceğini ve Rusya’ya karşı doğru bir yanıt olacağı inancını taşıyor.
NATO’nun tüm üyelerinin aynı görüşü paylaştığını söylemek oldukça zordur. NATO liderleri, Ukrayna’nın bir gün İttifak’a dahil olacağına dair ilk işaretleri 2008’deki Bükreş Zirvesi’nde verdiler. Savaşın başladığı günden bu yana geçen yaklaşık bin günde, NATO’nun üyelik konusundaki söyleminin geldiği en ileri nokta ise, bu yıl 9-11 Temmuz tarihlerinde düzenlenen Washington Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde yer alan ifadeler oldu: “Müttefiklerin mutabık kalması ve şartların uygun hale gelmesi durumunda, Ukrayna’yı İttifak’a katılmaya davet edecek konumda olacağımızı bir kez daha teyit ediyoruz.”
Üyelik daveti için gereken en önemli koşul ise NATO üye ülkelerinin oybirliği sağlamasıdır. İttifak üyeleri henüz bu noktaya ulaşabilmiş değil. Hangi ülkelerin karşı çıktığına gelince, Ukrayna’nın üyeliğine en soğuk bakan ülkelerden biri Macaristan’dır. Toplantı sonrasında bir açıklama yapan Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, “Bu ülke savaşta ve savaşta olan bir ülke İttifak’ın güvenliğine katkı sağlayamaz,” şeklinde konuştu. Macaristan, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için de son dakikaya kadar itirazlarını sürdürmüştü.
NATO’nun en güçlü üyesi olan ABD ise olası bir üyelik daveti için doğru zamanın şu an olmadığı görüşünde. Çoğu ülkenin de bu düşüncede olduğu söylenebilir. Teorik şartların ötesinde, NATO’nun şu anda Ukrayna’ya üyelik davetinde bulunmasının pratikte mümkün gözükmediği ifade ediliyor. Zira, savaşta olan bir ülkeye üyelik daveti yapılması, çatışmaların tırmanma riskini artırıyor. Savaş sona ermeden olası bir üyelik, tüm İttifak’ın savaşın tarafı olmasına neden olabilir ki mevcut durumda çoğunluk bu durumu istemiyor. Ukrayna’nın çatışma içerisinde bulunduğu, NATO ve müttefikleri için en önemli ve doğrudan tehdit olarak kabul edilen Rusya’nın varlığı, bu konuda aceleci ve duygusal hareket edilmesini engelliyor.
Ancak Letonya, Çekya gibi ülkeler, üyelik davetinin yapılmasında sorun görmüyorlar. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, önceliğin üyelik davetinden ziyade, Ukrayna’nın barış görüşmelerine girdiğinde bunu güçlü bir pozisyonda gerçekleştirmesini sağlamak olduğunu belirtti.
Türkiye’nin durumu ise “bekleyip görme” yaklaşımını yansıtıyor. Türkiye, Ukrayna’nın NATO üyeliğine temel olarak karşı değil. Ancak, diğer ülkelerin adımlarını da göz önünde bulundurarak açık bir pozisyon almayı tercih ediyor. NATO ülkeleri arasında bir uzlaşı olmaması, Türkiye’nin net bir tavır almasını engelleyen unsurların başında geliyor. Ayrıca, Rusya ile ilişkiler ve Ukrayna’daki savaşın devam etmesi, Ankara’nın pozisyonunu şekillendiren diğer faktörlerdir.
Türkiye, Ukrayna konusunda savaşa müdahalede bulunmadan en iyi şekilde desteğini verme çabası içinde ve diplomasiye fırsat tanınmasını talep ediyor. Ukrayna’nın üyeliği için gerekli şartların henüz oluşmadığı ve bu adım için uygun zamanın gelmediği düşünceleri şu an daha baskın. Hakan Fidan’ın, Brüksel’de bulunan Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha ile bir görüşme gerçekleştirmesi bekleniyor.
ABD Başkanı Joe Biden’dan görevi devralacak olan Donald Trump’ın Ukrayna konusundaki tutumu, NATO içindeki dengeleri etkileme potansiyeline sahip. Bazı ülkelerin, yeni Amerikan yönetimini bekleyerek pozisyon belirlemek istedikleri biliniyor. Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Braze, toplantı öncesinde, “Herkes yeni ABD yönetiminin çalışmaya başlamasını bekliyor. Bu söylenen ya da söylenmeyen bir durum ama bir gerçek,” dedi. Trump, göreve geldiğinde savaşı bir günde sonlandırma iddiasındadır.
NATO’daki genel görüş, barış masasına ne zaman ve hangi koşullarla oturulacağına karar verecek olanın Ukrayna olduğu yönünde. Trump, ilk dönemindeki davranışlarıyla zaman zaman NATO’nun geleneksel işleyişini zorlamıştı. Şu an ise, “Ukrayna’yı zor duruma sokacak bir adım atar mı?” sorusu gündemde.