Sivas’ın Divriği ilçesinde yer alan Ulu Camii ve Darüşşifası, 13. yüzyıldan günümüze uzanan eşsiz mimarisi ve etkileyici akustik özellikleriyle ziyaretçilerin beğenisini kazanıyor. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Mengücek Beyliği döneminde inşa edilen bu tarihi yapı, hem ibadet edenler hem de sanatseverler için vazgeçilmez bir nokta haline gelmiştir. Restorasyon işlemleri tamamlanan bu eser, ziyaretçilerine geçmişin derinliklerini hissettiriyor.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, 1228 yılında Ahmet Şah ve eşi Melike Turan Melek tarafından inşa ettirilmiştir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu dikkate değer yapı, taş işçiliğinin en üst seviyelerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Mimari yetenekleriyle tanınan Hürrem Şah’ın ince işçilikle taşlara işlediği detaylar, yapının her noktasında gözlemlenmektedir. Taç kapılar üzerindeki süslemeler ve genel tasarımı, İslam sanatının estetik anlayışının en güzel örneklerini sunarken, motiflerin birbirine benzememesi, evrendeki çeşitliliği ve uyumu simgelemektedir.
Bu önemli yapı, sadece bir ibadet alanı olarak değil, aynı zamanda bir hastane olarak da işlev görmüştür. Şifahane bölümü, o dönemde ruhsal hastalıkları olan bireylerin tedavi edildiği bir merkez olarak tasarlandı. Özellikle mistik havuzlar ve su sesi, hastaların ruhsal dengelerini bulmalarına yardımcı olmayı hedeflemiştir. Restorasyon öncesinde uzun bir süre işlevsiz kalan su sisteminin onarımıyla, bu huzur verici su sesi yeniden duyulmaya başlamıştır.
Şifahane, ses akustiği bakımından da büyük bir öneme sahiptir. Hastaların tedavi süreçlerinde, su sesi ile Kur’an-ı Kerim’den okunan şifa ayetleri farklı tonlarda odalara ulaşmakta, bu sayede ruhsal ve zihinsel hastalıkların tedavisi amaçlanmaktadır. Her hastanın tedavi odasına, rahatsızlığının seviyesine bağlı olarak değişen ses tonları iletilmiş, bu yöntemle iyileşme sürecine katkıda bulunulmuştur.
Bu muhteşem yapının mimarı olan Ahlatlı Hürrem Şah, eserin taç kapısı üzerinde sade bir şekilde yer alan ismiyle, eserinin sonsuza dek var olmasını umut ettiğini simgeler. Yapının her köşesinde, akustik olarak hesaplanan düzenlemeler mevcuttur ve iç mekanındaki ses yansımaları dikkatle planlanmıştır. Evliya Çelebi’nin “Methinde diller kısır, kalem kırıktır” şeklindeki övgüsü ile anılan bu yapı, “Anadolu’nun El Hamrası” olarak da bilinmektedir.
9 yıllık detaylı bir restorasyon sürecinin ardından 2023 yılında yeniden ziyarete açılan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, tarih ve sanat tutkunları için ilgi odağı haline gelmiştir. Bu eşsiz mimari eseri ziyaret edenler, yalnızca yapının estetik güzelliğine hayran kalmakla kalmıyor, aynı zamanda camide yankılanan sela ile yapının ses akustiğini de deneyimleme fırsatı buluyorlar.