Yarın ‘Dürüst ve milletine sevdalı bir liderdi’ denilmesini istiyorum
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’ndaki “Türkiye Yüzyılı’nın Emektarları Programı” kapsamında bir konuşma yaptı. Emeklilere yönelik açıklamalarda bulunan Erdoğan, “2002 yılında emeklilerimizin sayısı 6,5 milyondu. Bugün ise 16,6 milyon emeklimiz mevcut. Emeklilerimizi sosyal güvenlik sistemimiz açısından asla bir yük olarak görmüyoruz ve bugünkü durumumuzda da böyle düşünmüyoruz.” ifadelerini kullandı. “Bulunduğumuz makamlar, bizim mülkümüz değil, tapulu malımız hiç değildir.” diyen Erdoğan, “Yarın arkamızdan bir Tayyip Erdoğan vardı, dürüst, ahlaklı, mert, vicdanlı ve merhametli bir insandı. Milletine ve ülkesine derin bir sevgi besliyordu, Allah ondan razı olsun denilmesi en büyük dileğimiz ve duasıdır. Rabbimizden en içten niyazımızdır.” şeklinde konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasının bazı başlıkları şöyleydi:
“Sahip olduğunuz bilgi, erdem ve yaşam deneyimiyle hem ailenize hem de ülkenize değer kattınız. Çocuklarınıza ve torunlarınıza aktardığınız tecrübelerle Türkiye Yüzyılı’nın inşasına önemli katkılarda bulundunuz. Bu milletin yanında durduğunuzu dost düşman herkese gösterdiniz. Aile yapımızı koruma, milli ve manevi değerlerimizi savunma konusunda genç nesillere örnek oldunuz, rehberlik yaptınız.”
“EMEKLİLERİ YÜK OLARAK GÖRMÜYORUZ”
“Emeklilerimizin şahsında tüm emeklilere Türkiye Yüzyılı’nın emektarlarına bir kez daha şükranlarımızı sunuyorum. Sizlere olan vefa borcumuzu, göreve geldiğimiz günden beri yerine getirmeye çalışıyoruz. Emeklilerimizi sosyal güvenlik sistemi açısından bir yük olarak değerlendirmediğimizi ifade etmek isterim. Kuşatıcı ve kolaylaştırıcı sosyal devlet anlayışıyla emeklilerimize yönelik hizmetlerimizi artırarak devam ettirmekteyiz. Tasarruf Teşvik Fonu ve Konut Edindirme Yardımı Fonu’nu devreye alarak, mağduriyeti gidermiş olduk. 2012 yılında 1,8 milyon emekli vatandaşımızın aylıklarında artış sağlamayı mümkün kıldık. Ayrıca emeklilik sonrası ticari faaliyet yürütenlerin maaşlarından kesilen uygulamayı tamamen kaldırdık.
Yıl boyunca yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde emekli vatandaşlarımızın yaşam standartlarını önemli ölçüde yükselttik. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan daha fazla yararlanmalarını sağlamak için birçok alanda yeni destekler sunduk. 22 yıldır yanımızda olan, ülkesine ve milletine hizmet için büyük emekler veren emeklilerimizi her zaman bir vefa borcu olarak kabul ettik.
Emekli vatandaşlarımızın sağlık ve ulaşım imkanlarındaki sorunların geride kaldığını söylemekten mutluluk duyuyoruz. 22 yıllık iktidar dönemimizde attığımız adımlarla emekli vatandaşlarımızın yaşam kalitesinin yükseldiğini ve geleceğe güvenle baktıklarını temin ettik. Emeklilerimiz için çalışmaya devam edeceğiz; onları desteklemeye, onlarla birlikte güçlü şekilde hareket etmeye kararlıyız.
Kendimi Tayyip Erdoğan olarak, yarım asırdır siyasette olan ve ülkem ile milletime siyaset yoluyla hizmet etmeye çabalayan bir kardeş olarak tanıtmak istiyorum. Şu ana dek pek çok görevin altına girdim, bu tamamen aziz milletimizin takdiridir. Türkiye’nin hizmetindeyiz; halkın teveccühünü kazanarak, Allah’ın rızasına ulaşmak için çalışıyoruz. Amacımız geride hayırla anılacak eserler bırakarak, örnek bir siyasi miras bırakmaktır.
“BULUNDUĞUMUZ MAKAMLAR TAPULU MALIMIZ DEĞİL”
“Bulunduğumuz makamlar ne mülk ne de tapulu malımızdır. Bunlar, en başta Allah’ın, ardından da milletimizin bize emanetidir. Tüm görevler aynı zamanda bir imtihan vesilesidir ve biz de emanete hakkıyla sahip çıkmayı hedefliyoruz. Yarın, mahşerde Rabbimizin huzuruna alnımız ak, başımız dik olarak çıkmak istiyoruz. Kastımız, milletimize olan minnet ve vefa borcumuzu ödemektir. 2002 yılında milletin umudu olarak başladığımız bu yolculuğu, hedeflerimize ulaşmış bir şekilde tamamlamayı arzu ediyoruz. Amacımız Türkiye’yi her alanda müreffeh, özgüvenli ve itibarlı bir ülke haline getirmektir.
Yarın, ‘Dürüst, ahlaklı, mert, vicdanlı ve merhametli bir insan’ derlerse en büyük arzumuz ve duamız budur. Rabbimizden en samimi dileğimiz budur.
Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş meğer dedik. Mevladan bunu istiyoruz. Eğer bu nedenle yapıyorsak, milletimizin içten söyleyeceği güzel sözlere layık olabilmek içindir. Siyaset yolculuğumuzda elimizdeki pusula, her zaman şeffaflık ve dürüstlük olmuştur. Siyasetin limanı ahlaktır dedik; üstlendiğimiz tüm görevlerde bu ilke doğrultusunda hareket etmeye gayret ettik. Sadece seçim kazanmak veya birkaç oy az almak için asla umut sömürüsüne başvurmadık.
Meydanlarda söylediklerimizin arkasında durduk. Seçimlerde milletin yetkisini aldıktan sonra vaat ettiklerimizi yerine getirebilmek için mücadele ettik. Biz, sözlerinin eri olan bir iktidar olacağız; ahdine ve katlandıklarına sadık kalacağız. Elbette, zaman zaman öngörmediğimiz olaylar ve zorluklar da yaşandı. Beklenmedik olaylar, savaşlar, küresel krizler ve Kovid-19 salgını gibi durumlarla yüzleştik. Asrın felaketi deprem gibi birçok zorlukla başa çıkmaya çalıştık. Milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmeye çabaladık ve bunun en yakın tanığı iktidarımızın 22 yılı boyunca emeklilerimiz oldunuz.
“SGK’YA OLAN PRİM BORÇLARI DAHİ ÖDEMİYORLAR”
31 Mart seçimleri döneminde emeklilerin sıkıntıları ve beklentileri en fazla istismar edilen bir dönem olmuştur. Muhalefet, emeklileri hükümete karşı kışkırtma üzerine bir seçim propagandası yürütmüştür. Gerçekleşmesi imkansız abartılı vaatler ve popülizm hastalığını Türk siyasetinde yaymışlardır. Ne yazık ki bunun sonuçlarını gördük. Biz emeklilerimizle dostça ve samimi bir iletişim kurduk; daima dürüst olduk. Vaat yarışına girmek yerine, muhalefetin boş vaatlerinin geçerliliği olmadığını anlattık.
31 Mart akşamı sandıklar kapandıktan sonra, muhalefetin emeklilere verdiği sözlerin pek çoğu unutuldu. Bugün, konserlerine harcadıkları bütçe emeklilerden daha fazla. Reklam amacıyla toplumun gözünü boyama dışında hiçbir faaliyet gerçekleştirmediler. Şu anda emeklilerimizle yan yana gelmek istemiyorlar. Verdiği sözleri tutmamayı geçelim; SGK’ya olan prim borçlarını dahi ödemiyorlar. Bunu da olduğundan daha önemli bir işmiş gibi yansıtıyorlar. Kaynağı belirsiz paralara kule dikmeye gelince, paraları var. Şişirilmiş konser faturaları üzerinden yandaşlarını zengin etmeye gelince bunların da paraları var. Ama SGK’ya olan prim borçlarını ödemeye gelince, 40 dereden su getiriyorlar. Biz devlet başkanı sıfatıyla devlete olan yükümlülüklerini hatırlattığımızda beyefendiler rahatsız oluyorlar. Onlara borçlarını neden ödemediklerini sormalı mıyız? Emeklinin, işçinin, esnafın, garip gurebanın hakkını korumalı mıyız?
Son iki yılda altın gibi değerli madenlerin fiyatlarının tarihin en yüksek seviyelerine ulaştığını biliyor musunuz? 2002 yılı Kasım’ında 320 dolar olan altın ons fiyatı, 2022’de 1680 dolara, şimdi ise 2650 dolara yükseldi. Yani dünya genelinde altın fiyatları yalnızca son iki yılda yaklaşık iki kat artmıştır. Altın fiyatlarındaki ani artış, Türkiye ekonomisiyle alakalı değildir. Dünyada en fazla ne yükseldiyse, bunun üzerinden hesaplamaların yapılması doğru değildir. Bunun adı siyaset değil, kurnazlıktır; aynı zamanda hainlik de olabilir. Diğer bir yanıltma ise en düşük emekli maaşı ve asgari ücret ile ilgilidir. Ülkeyi devraldığımızda, en düşük emekli maaşı 66 liraydı; asgari ücret ise 184 liraydı. Bugün en düşük emekli maaşı 12 bin 500 lira yani 37 dolardır. Asgari ücretin dolar bazındaki karşılığı ise 590 dolardır. Sayın Özel, bu rakamları dile bile getirmiyor.
Ana muhalefet partisinin genel başkanı, resmi hesaplamalar yapılmadan tüm gerçeği göz önüne seremeden yaptıkları her hesaplama, toplumumuzu açıkça yanıltmaya yönelik bir çarpıtmadır. Türkiye ve Türk demokrasisi böyle bir siyasi anlayışı hak etmiyor. Siyasetin limanı ahlaktır, tutarlılıktır, dürüstlüktür. Siyasetçi ya görünüşteki gibidir ya da gerçekte olduğu gibi olur.
“HER ŞEY GÜLLÜK GÜLİSTANLIK DEMİYORUZ”
Seçim meydanlarında bir şeyler söyleyip göreve gelince çok farklı davrananlardan siyasetçi çıkmaz. Bunlardan ülkemize hayır gelmesi beklenemez. Ülkemizin, bu siyaseti yapma biçiminden, umut sömürüsünden eninde sonunda ama mutlaka kurtulacağına inanıyorum.
Elbette her şey güllük gülistanlık değildir. Emeklilerin yaşadığı sıkıntıların farkındayım. Fahiş fiyat artışlarının özellikle emeklileri zorladığını çok iyi biliyorum. Tüm toplum kesimleri gibi emeklilerimizin de enflasyona ezdirilmemesi prensibimize sıkı sıkıya bağlıyız ve bu vaadimizin arkasındayız. Önümüzdeki süreçte de bu hassasiyetle devam edeceğiz. Enflasyonda düşüş eğiliminin hızlanarak sürmesini umut ediyorum.