Türkiye, yerel yönetimleri belirlemek için 31 Mart’ta belediye seçimleri yapacak. Bu kritik seçimlerle birlikte belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il meclis üyeleri ve yerel muhtarlar seçilecek.
Bu seçimler hem muhalefet hem de hükümet açısından çeşitli nedenlerden dolayı önemlidir. Öncelikle seçim sonuçları dört yıl sonra yapılacak genel seçimlerin ilk sinyallerini verecek. İkinci olarak, sonuçlar muhalefetin geçen yılki seçim yenilgisinden sonra seçmenlerini konsolide etmeyi ne kadar iyi başardığını gösterecek. Üçüncüsü, seçimler bir yandan yüksek enflasyonun tetiklediği hayat pahalılığı krizine, diğer yandan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sıkı para politikalarına yurttaşların tepkisini göstermesi açısından kritik olacak. el. Son olarak büyükşehirler ve özellikle İstanbul’un sonuçları Türk siyasetinin yönünün göstergesi olacaktır. Dolayısıyla 31 Mart seçimlerinin Türkiye açısından yerel siyasetçilerin yarışı olmaktan çok daha büyük etkileri olacak.
31 Mart’taki yerel seçimler, nüfus yapısındaki iki farklı ve birbirine zıt eğilimin etkileri konusunda da önemli ipuçları verecek: Bir yanda genç seçmenlerin artması, diğer yanda yaşlanan toplum.
Türkiye hâlâ genç nüfusa sahip ülkeler arasında yer alıyor. Ancak Türkiye’nin demografik fırsat penceresi hızla daralıyor. 2023 yılında tarihi rekor olarak yüzde 10’a ulaşan yaşlı nüfus oranının da görüldüğü gibi ülke, tüm gelişmiş ülkelerin yaşadığı yaşlanma krizine doğru hızla ilerliyor.
Bu seçimde 1,15 milyon seçmen 18 yaşına yeni girdi ve ilk kez oy kullanacak. Bu nedenle genç seçmenlerin ikna edilmesi önemli. Ancak geçen yıl emekli olan 2,1 milyon emekli de oy kullanacak. Yani yaklaşan seçimlerde emekli seçmenlerin sayısı genç seçmenlere göre daha fazla arttı.
Türkiye’nin yıllık nüfus artışında 2023’te ciddi bir düşüş yaşandı. 2022’de binde 7,1 olan nüfus artış hızı, 2023’te sadece binde 1,1 arttı. Bu, cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesi. Doğurganlık oranı nüfus yenilenme hızı olan 2,1’in altına düştü. Ülkenin ortanca yaşı 2007 yılında 27-29 iken 2023 yılında 33-35’e çıkmıştır. Nüfus projeksiyonlarına göre 2030 yılında 35,6, 2040 yılında 38,5, 2060 yılında 42,3, 2080 yılında ise 45,0 olacağı öngörülmektedir. Türkiye’nin genç nüfusu stratejik bir avantaj olsa da bu görünüm değişiyor ve orta yaşlı ve özellikle bağımlı yaşlı nüfus önemli bir demografik grup oluşturuyor. Bu, son on yıldır devam eden bir süreçti ve artık geri döndürülemez.
Bu verinin siyaset bilimi açısından önemli sonuçları bulunmaktadır. Klasik olarak siyaset bilimi, nüfus yaşlandıkça toplumların daha muhafazakar hale gelme eğiliminde olduğunu ve siyasi tercihlerini siyasi merkez ve istikrarın sürekliliği yönünde yaptığını söylüyor. Öte yandan yaşlı nüfusun artması, refah sistemleri aracılığıyla orta sınıfa ek bir yük oluşturduğundan, hem refah rejimlerinin sürdürülebilirliğinde hem de orta sınıfın sosyolojik-politik taleplerinde değişikliklere neden olabilecektir. Aynı şekilde bağımlılık oranının yüksek olduğu ülkelerde ekonomide genç, yaşlı ve göçmen gibi üretken olmayan nüfusun artması, karar vericiler nezdinde kamu politikası önceliklerinin değişmesini tetiklemektedir.
En büyük seçmen kitlesi: Emekliler
Bu açıdan bakıldığında emekliler günümüz Türkiye’sinin en önemli seçmen gruplarından biridir. Türkiye’de şu anda 16,1 milyon civarında emekli var. Bu yılın sonunda 16,5 milyon olması bekleniyor. 2023 yılındaki son emeklilik kanunu değişikliğiyle 2 milyon kişi emekli olacak; kadınların 38 yaşında, erkeklerin ise 16 yıllık sigortalı çalışmasını tamamlayıp iş gücüne katılmadan önce 43 yaşında emekli olması mümkün olacak. 8 Eylül 1999. Son revizyonun on yıl içinde toplam 5 milyon kişiye çok genç yaşlarda emekliliğin kapısını açması bekleniyor. Bu da 2030’dan önce emekli sayısının 20 milyona ulaşabileceği anlamına geliyor. Bu, birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla.
Üstelik emekliler Türkiye’nin en büyük sosyal grubu haline geliyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistiklerine göre 2023 yılı itibarıyla Türkiye’de 16,5 milyon işçi, 3,5 milyon kamu görevlisi ve 3 milyon bağımsız çalışan (şirket ortağı veya esnaf) bulunmaktadır. Nüfus içerisinde ayrıca 2 milyonu kendi primini ödeyen, 6 milyonu ise primini devletten ödeyen 8 milyon Genel Sağlık Sigortalısı bulunmaktadır. Geriye kalan 34 milyon kişi ise aktif çalışan veya emeklilerin bakmakla yükümlü olduğu kişilerdir.
Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 yaş ve üzeri nüfus, milenyumun başında nüfusun sadece yüzde 6,7’si iken, 2022 yılında bu oran yüzde 9,9’a (yaklaşık 8,5 milyon kişi) yükseldi. 15-24 yaş arası genç nüfusun toplam nüfusa oranı 2000 yılında %19 iken 2022 yılında %14’ün (yaklaşık 12 milyon kişi) altına düşmüştür. Yani yaşlılar giderek baskın bir seçmen grubu haline gelmektedir. ve bunun Türkiye’nin gelecekteki seçimleri açısından zorunlu siyasi sonuçları var.
Emekliler: Erdoğan’ın en sadık seçmen kitlesi
Emeklilerin çoğunluğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy veriyor. Erdoğan bazen gençlerden oy almakta zorluk çekiyor ancak emekli seçmen üzerinde baskın bir etkiye sahip. Bu eğilim Türk siyasetinin son yirmi yılına damgasını vurmuş bir olgudur. Araştırmalar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) oy oranının gençler arasında düşük olduğunu, yaşlılar ve emekliler arasında ise yüzde 60’a ulaştığını gösteriyor.
Bunun nedeni bir yandan bu kesimin Erdoğan’ın “eski Türkiye” dediği sıkıntılı 1990’lı yıllara aşina olması, diğer yandan Erdoğan’ın emeklileri ve yaşlıları koruyan düzenlemeleri hayata geçirmesidir. sağlık hizmetlerinden bakım hizmetlerine, sosyal yardımlardan erken emeklilik politikalarına kadar birçok konu yer alıyor. Türk sosyal yardım programının seçmenlerin oy tercihleri üzerindeki etkisinin yüksek olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en çok oy aldığı ilk grup ev hanımları, ikinci grup ise emekliler oldu. Çünkü sosyal refah politikaları ve sosyal koruma harcamalarının yaygınlaşması bu toplumsal grupların günlük yaşamlarını doğrudan etkilemekte ve günlük refahlarını artırmaktadır. Bu toplumsal gruplar refah politikalarının devamlılığı için rasyonel davranmakta ve stratejik oy verme davranışı göstermektedirler.
Ancak yaklaşan seçimler AK Parti ile emekliler arasındaki bağın gücü açısından siyasi bir sınav olacak. 2023 genel seçimleri siyaset biliminde “Boş kaplar seçimlere mal olabilir” şeklindeki sözde kuralı bozdu. Bunun nedeni, ağır enflasyonist etkilere rağmen Türk seçmenin ülkeyi muhalefetin beceriksiz yedili koalisyonuna ve PKK terör örgütünün tasarladığı siyasi atmosfere teslim etmemeyi tercih etmesiydi. Ancak önümüzdeki yerel seçimler var ve merkezi hükümette herhangi bir değişiklik tehdidi yok. Dolayısıyla ekonomik krizin etkilerinden bunalan ve 2023 genel seçimlerinde merkezi hükümetin devamından yana oy kullanan Türk seçmeninin, özellikle de yaşlıların tutumu, yerel seçimlerde belirleyici olacak. Cumhurbaşkanının emeklilere yönelik politikaları görüp dikkate alması ve ilgili politikaları da vaatleri arasında yer alması bu açıdan kritik bir zorluktur.
Ekonomik kriz en çok emeklileri vurdu
Öte yandan son dönemde yaşanan ekonomik sorunlar en çok emeklileri etkiledi. Döviz krizi ve ardından gelen enflasyon ortamı, emeklilerin satın alma gücünü önemli ölçüde azalttı. Bu sorunu gören hükümet son zamanlarda asgari emekli maaşını 10.000 TL’ye (320 $) çıkarmak gibi yaşam standartlarını yükseltmek için çeşitli adımlar attı.
Ancak bazı kesimler tedbirlerin yeterli olmadığını öne sürüyor. Erdoğan, 28 Şubat’ta Kütahya’da yaptığı konuşmada, “Birileri emeklileri kışkırtmaya çalışıyor. 16 milyon emeklimiz var ve onlara bir defaya mahsus 10 bin lira vermek 1,9 trilyon lira kaynak ayırmak anlamına geliyor” dedi. Türkiye için yüksek bir maliyet oldu.
“Emeklilik maaşları (farklı sosyal güvenlik programlarına sahip kişilerin) arasındaki genişleyen uçurumun farkındayız, ancak kamuoyunun bizi yapacaklarımızdan sorumlu tutacağı için dikkatli adımlar atmalıyız” dedi.
“Ülke olarak daha yüksek maaşlar için daha fazla gelir elde etmemiz gerekiyor.”
Son dönemde yaptığı buna benzer birçok açıklama, emekli seçmene ne kadar önem verdiğini gösteriyor.
Kararsız seçmen olarak Türk emekliler
Görünen o ki, sadece iktidar değil muhalefet de bunu kritik buluyor. Yaşlı ve emekli seçmenlere yönelik vaatlerin öne çıktığını görüyoruz. Emeklilere sosyal kart verilmesinden halk otobüsleri ve metrolarda ücretsiz seyahat hakkına kadar bir dizi vaat, emekli seçmeni etkilemeyi amaçlıyor. Hatta bazı belediye başkanları, ihtiyaç sahibi emeklilere 2 bin 500 ila 10 bin lira arasında ek nakdi destek sözü bile veriyor. Doğrudan belediyelerin görev alanına girmeyen bir konu olmasına rağmen böyle bir söz verilmesi emeklilerin ne kadar önemli algılandığını ortaya koyuyor.
31 Mart seçim sonuçları, emeklilerin siyasi yönelimlerinin değişip değişmediğine dair de önemli göstergeler içerecek. Özellikle tepki oylarının Yeni Refah Partisi (YRP) ve Saadet Partisi (SP) gibi daha küçük ölçekli muhafazakar siyasi partilere yönlendirilmesi durumunda emeklilerin tepki oyları açısından kritik bir rol oynayabileceği pek çok siyaset yorumcusu tarafından dile getiriliyor. Bu bağlamda 31 Mart yerel seçimlerinde pek çok seçim bölgesinde emekliler belirleyici olabilir.
Türkiye’nin yaşlanan nüfusu karşısında siyasetçilerin emeklilerin ve yaşlıların sorunlarına çözüm üretebilme yetkinliği, oy tercihlerini yönlendirme açısından önem kazanacaktır. Emeklilerin, insana yakışır bir yaşam standardı sağlamaya yetecek bir emekli maaşı, sağlık hizmetlerinde öncelik, nitelikli sosyal bakım hizmeti sunulması gibi kapsamlı talepleri var. Emeklilerin bu kapsamlı ve çok boyutlu sorunlarına uygulanabilir ve sürdürülebilir çözümler üretebilen ve emekli seçmeni bu konuda ikna edebilen siyasetçiler avantajlı olacaktır. Bu, tüm politikacıların ele almaya çalışacağı önemli bir politika sorunu olacaktır. Öyle görünüyor ki Türk emekliler olgusu sadece önümüzdeki yerel seçimlerin değil, Türk siyasetinin önümüzdeki on yılı için de önemli bir konu olacak.
Türkiye, yerel yönetimleri belirlemek için 31 Mart’ta belediye seçimleri yapacak. Bu kritik seçimlerle birlikte belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il meclis üyeleri ve yerel muhtarlar seçilecek.
Bu seçimler hem muhalefet hem de hükümet açısından çeşitli nedenlerden dolayı önemlidir. Öncelikle seçim sonuçları dört yıl sonra yapılacak genel seçimlerin ilk sinyallerini verecek. İkinci olarak, sonuçlar muhalefetin geçen yılki seçim yenilgisinden sonra seçmenlerini konsolide etmeyi ne kadar iyi başardığını gösterecek. Üçüncüsü, seçimler bir yandan yüksek enflasyonun tetiklediği hayat pahalılığı krizine, diğer yandan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sıkı para politikalarına yurttaşların tepkisini göstermesi açısından kritik olacak. el. Son olarak büyükşehirler ve özellikle İstanbul’un sonuçları Türk siyasetinin yönünün göstergesi olacaktır. Dolayısıyla 31 Mart seçimlerinin Türkiye açısından yerel siyasetçilerin yarışı olmaktan çok daha büyük etkileri olacak.
31 Mart’taki yerel seçimler, nüfus yapısındaki iki farklı ve birbirine zıt eğilimin etkileri konusunda da önemli ipuçları verecek: Bir yanda genç seçmenlerin artması, diğer yanda yaşlanan toplum.
Türkiye hâlâ genç nüfusa sahip ülkeler arasında yer alıyor. Ancak Türkiye’nin demografik fırsat penceresi hızla daralıyor. 2023 yılında tarihi rekor olarak yüzde 10’a ulaşan yaşlı nüfus oranının da görüldüğü gibi ülke, tüm gelişmiş ülkelerin yaşadığı yaşlanma krizine doğru hızla ilerliyor.
Bu seçimde 1,15 milyon seçmen 18 yaşına yeni girdi ve ilk kez oy kullanacak. Bu nedenle genç seçmenlerin ikna edilmesi önemli. Ancak geçen yıl emekli olan 2,1 milyon emekli de oy kullanacak. Yani yaklaşan seçimlerde emekli seçmenlerin sayısı genç seçmenlere göre daha fazla arttı.
Türkiye’nin yıllık nüfus artışında 2023’te ciddi bir düşüş yaşandı. 2022’de binde 7,1 olan nüfus artış hızı, 2023’te sadece binde 1,1 arttı. Bu, cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesi. Doğurganlık oranı nüfus yenilenme hızı olan 2,1’in altına düştü. Ülkenin ortanca yaşı 2007 yılında 27-29 iken 2023 yılında 33-35’e çıkmıştır. Nüfus projeksiyonlarına göre 2030 yılında 35,6, 2040 yılında 38,5, 2060 yılında 42,3, 2080 yılında ise 45,0 olacağı öngörülmektedir. Türkiye’nin genç nüfusu stratejik bir avantaj olsa da bu görünüm değişiyor ve orta yaşlı ve özellikle bağımlı yaşlı nüfus önemli bir demografik grup oluşturuyor. Bu, son on yıldır devam eden bir süreçti ve artık geri döndürülemez.
Bu verinin siyaset bilimi açısından önemli sonuçları bulunmaktadır. Klasik olarak siyaset bilimi, nüfus yaşlandıkça toplumların daha muhafazakar hale gelme eğiliminde olduğunu ve siyasi tercihlerini siyasi merkez ve istikrarın sürekliliği yönünde yaptığını söylüyor. Öte yandan yaşlı nüfusun artması, refah sistemleri aracılığıyla orta sınıfa ek bir yük oluşturduğundan, hem refah rejimlerinin sürdürülebilirliğinde hem de orta sınıfın sosyolojik-politik taleplerinde değişikliklere neden olabilecektir. Aynı şekilde bağımlılık oranının yüksek olduğu ülkelerde ekonomide genç, yaşlı ve göçmen gibi üretken olmayan nüfusun artması, karar vericiler nezdinde kamu politikası önceliklerinin değişmesini tetiklemektedir.
En büyük seçmen kitlesi: Emekliler
Bu açıdan bakıldığında emekliler günümüz Türkiye’sinin en önemli seçmen gruplarından biridir. Türkiye’de şu anda 16,1 milyon civarında emekli var. Bu yılın sonunda 16,5 milyon olması bekleniyor. 2023 yılındaki son emeklilik kanunu değişikliğiyle 2 milyon kişi emekli olacak; kadınların 38 yaşında, erkeklerin ise 16 yıllık sigortalı çalışmasını tamamlayıp iş gücüne katılmadan önce 43 yaşında emekli olması mümkün olacak. 8 Eylül 1999. Son revizyonun on yıl içinde toplam 5 milyon kişiye çok genç yaşlarda emekliliğin kapısını açması bekleniyor. Bu da 2030’dan önce emekli sayısının 20 milyona ulaşabileceği anlamına geliyor. Bu, birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla.
Üstelik emekliler Türkiye’nin en büyük sosyal grubu haline geliyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistiklerine göre 2023 yılı itibarıyla Türkiye’de 16,5 milyon işçi, 3,5 milyon kamu görevlisi ve 3 milyon bağımsız çalışan (şirket ortağı veya esnaf) bulunmaktadır. Nüfus içerisinde ayrıca 2 milyonu kendi primini ödeyen, 6 milyonu ise primini devletten ödeyen 8 milyon Genel Sağlık Sigortalısı bulunmaktadır. Geriye kalan 34 milyon kişi ise aktif çalışan veya emeklilerin bakmakla yükümlü olduğu kişilerdir.
Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 yaş ve üzeri nüfus, milenyumun başında nüfusun sadece yüzde 6,7’si iken, 2022 yılında bu oran yüzde 9,9’a (yaklaşık 8,5 milyon kişi) yükseldi. 15-24 yaş arası genç nüfusun toplam nüfusa oranı 2000 yılında %19 iken 2022 yılında %14’ün (yaklaşık 12 milyon kişi) altına düşmüştür. Yani yaşlılar giderek baskın bir seçmen grubu haline gelmektedir. ve bunun Türkiye’nin gelecekteki seçimleri açısından zorunlu siyasi sonuçları var.
Emekliler: Erdoğan’ın en sadık seçmen kitlesi
Emeklilerin çoğunluğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy veriyor. Erdoğan bazen gençlerden oy almakta zorluk çekiyor ancak emekli seçmen üzerinde baskın bir etkiye sahip. Bu eğilim Türk siyasetinin son yirmi yılına damgasını vurmuş bir olgudur. Araştırmalar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) oy oranının gençler arasında düşük olduğunu, yaşlılar ve emekliler arasında ise yüzde 60’a ulaştığını gösteriyor.
Bunun nedeni bir yandan bu kesimin Erdoğan’ın “eski Türkiye” dediği sıkıntılı 1990’lı yıllara aşina olması, diğer yandan Erdoğan’ın emeklileri ve yaşlıları koruyan düzenlemeleri hayata geçirmesidir. sağlık hizmetlerinden bakım hizmetlerine, sosyal yardımlardan erken emeklilik politikalarına kadar birçok konu yer alıyor. Türk sosyal yardım programının seçmenlerin oy tercihleri üzerindeki etkisinin yüksek olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en çok oy aldığı ilk grup ev hanımları, ikinci grup ise emekliler oldu. Çünkü sosyal refah politikaları ve sosyal koruma harcamalarının yaygınlaşması bu toplumsal grupların günlük yaşamlarını doğrudan etkilemekte ve günlük refahlarını artırmaktadır. Bu toplumsal gruplar refah politikalarının devamlılığı için rasyonel davranmakta ve stratejik oy verme davranışı göstermektedirler.
Ancak yaklaşan seçimler AK Parti ile emekliler arasındaki bağın gücü açısından siyasi bir sınav olacak. 2023 genel seçimleri siyaset biliminde “Boş kaplar seçimlere mal olabilir” şeklindeki sözde kuralı bozdu. Bunun nedeni, ağır enflasyonist etkilere rağmen Türk seçmenin ülkeyi muhalefetin beceriksiz yedili koalisyonuna ve PKK terör örgütünün tasarladığı siyasi atmosfere teslim etmemeyi tercih etmesiydi. Ancak önümüzdeki yerel seçimler var ve merkezi hükümette herhangi bir değişiklik tehdidi yok. Dolayısıyla ekonomik krizin etkilerinden bunalan ve 2023 genel seçimlerinde merkezi hükümetin devamından yana oy kullanan Türk seçmeninin, özellikle de yaşlıların tutumu, yerel seçimlerde belirleyici olacak. Cumhurbaşkanının emeklilere yönelik politikaları görüp dikkate alması ve ilgili politikaları da vaatleri arasında yer alması bu açıdan kritik bir zorluktur.
Ekonomik kriz en çok emeklileri vurdu
Öte yandan son dönemde yaşanan ekonomik sorunlar en çok emeklileri etkiledi. Döviz krizi ve ardından gelen enflasyon ortamı, emeklilerin satın alma gücünü önemli ölçüde azalttı. Bu sorunu gören hükümet son zamanlarda asgari emekli maaşını 10.000 TL’ye (320 $) çıkarmak gibi yaşam standartlarını yükseltmek için çeşitli adımlar attı.
Ancak bazı kesimler tedbirlerin yeterli olmadığını öne sürüyor. Erdoğan, 28 Şubat’ta Kütahya’da yaptığı konuşmada, “Birileri emeklileri kışkırtmaya çalışıyor. 16 milyon emeklimiz var ve onlara bir defaya mahsus 10 bin lira vermek 1,9 trilyon lira kaynak ayırmak anlamına geliyor” dedi. Türkiye için yüksek bir maliyet oldu.
“Emeklilik maaşları (farklı sosyal güvenlik programlarına sahip kişilerin) arasındaki genişleyen uçurumun farkındayız, ancak kamuoyunun bizi yapacaklarımızdan sorumlu tutacağı için dikkatli adımlar atmalıyız” dedi.
“Ülke olarak daha yüksek maaşlar için daha fazla gelir elde etmemiz gerekiyor.”
Son dönemde yaptığı buna benzer birçok açıklama, emekli seçmene ne kadar önem verdiğini gösteriyor.
Kararsız seçmen olarak Türk emekliler
Görünen o ki, sadece iktidar değil muhalefet de bunu kritik buluyor. Yaşlı ve emekli seçmenlere yönelik vaatlerin öne çıktığını görüyoruz. Emeklilere sosyal kart verilmesinden halk otobüsleri ve metrolarda ücretsiz seyahat hakkına kadar bir dizi vaat, emekli seçmeni etkilemeyi amaçlıyor. Hatta bazı belediye başkanları, ihtiyaç sahibi emeklilere 2 bin 500 ila 10 bin lira arasında ek nakdi destek sözü bile veriyor. Doğrudan belediyelerin görev alanına girmeyen bir konu olmasına rağmen böyle bir söz verilmesi emeklilerin ne kadar önemli algılandığını ortaya koyuyor.
31 Mart seçim sonuçları, emeklilerin siyasi yönelimlerinin değişip değişmediğine dair de önemli göstergeler içerecek. Özellikle tepki oylarının Yeni Refah Partisi (YRP) ve Saadet Partisi (SP) gibi daha küçük ölçekli muhafazakar siyasi partilere yönlendirilmesi durumunda emeklilerin tepki oyları açısından kritik bir rol oynayabileceği pek çok siyaset yorumcusu tarafından dile getiriliyor. Bu bağlamda 31 Mart yerel seçimlerinde pek çok seçim bölgesinde emekliler belirleyici olabilir.
Türkiye’nin yaşlanan nüfusu karşısında siyasetçilerin emeklilerin ve yaşlıların sorunlarına çözüm üretebilme yetkinliği, oy tercihlerini yönlendirme açısından önem kazanacaktır. Emeklilerin, insana yakışır bir yaşam standardı sağlamaya yetecek bir emekli maaşı, sağlık hizmetlerinde öncelik, nitelikli sosyal bakım hizmeti sunulması gibi kapsamlı talepleri var. Emeklilerin bu kapsamlı ve çok boyutlu sorunlarına uygulanabilir ve sürdürülebilir çözümler üretebilen ve emekli seçmeni bu konuda ikna edebilen siyasetçiler avantajlı olacaktır. Bu, tüm politikacıların ele almaya çalışacağı önemli bir politika sorunu olacaktır. Öyle görünüyor ki Türk emekliler olgusu sadece önümüzdeki yerel seçimlerin değil, Türk siyasetinin önümüzdeki on yılı için de önemli bir konu olacak.