İyi Parti’nin (İP) izinden giden Yeni Refah Partisi (YRP) ve gayri resmi adıyla Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Partisi) olarak bilinen PKK yanlısı Yeşil Sol Parti (YSP), kendi adaylarını çıkarmaya karar verdi. Yaklaşan belediye seçimleri için bir ittifaka katılmak yerine, “üçüncü yol” tartışmasının yeniden önem kazanmasının beklendiği siyasi bir ortam yaratan yeni ortaya çıkan bir trend.
Halk İttifakı, YRP hariç sağlam kalırken, muhalefet partileri bu işi tek başlarına yürütmenin yollarını aramaya devam ediyor ve 2028 cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesinde güçlü bir konumdan müzakere edebilmek için kendi nüfuzlarını sergiliyorlar. Bir başka deyişle, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AK Parti) yenmek için tüm muhalefet partilerinin ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) arkasında toplanması gerektiği algısı neredeyse ortadan kalktı.
Muhalefetten başlayalım: Mayıs 2023’te CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen siyasi partilerin hiçbiri Mart 2024’te ana muhalefetin belediye başkanı adayları için kampanya yürütmeyecek. Tam tersine pek çok farklı hareket – Saadet Partisi (SP), Gelecek Parti (GP), Demokrasi ve Terakki Partisi (DEVA), Vatan Partisi ve Zafer Partisi (ZP), CHP’li belediye başkanlarını eleştirerek ve Türk halkının desteğini isteyerek halk tabanını sağlamlaştırmak için kendi adaylarını sahaya çıkaracak. Yani muhalefet, CHP’nin ana muhalefet partisine oy vermemenin AK Parti’yi zaferle sonuçlayacağı yönündeki iddiasını artık ciddiye almıyor. Bunun yerine muhalefet liderleri kimsenin “yardımcısı” olmayı reddediyor ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ya da Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın siyasi kariyerini umursamadıklarını belirtiyor.
CHP’nin ‘taban ittifakı’ planı
Aslında 2019’da İstanbul ve Ankara belediye başkanlarını seven, hatta onları destekleyen pek çok seçmen, önümüzdeki haftalar ve aylarda bu söylemden etkilenecek. Milyon dolarlık soru bu etkinin ne kadar güçlü olacağıdır. CHP’nin “taban ittifakı” planı meyve verirse, diğer muhalefet partilerinin temsil kriziyle karşı karşıya olduğunu düşünmek için nedenler ortaya çıkacak. Muhalefet partileri kendi belediye başkan adaylarıyla taraftarlarını kendi köşelerinde tutmayı başarırsa birçok ilde CHP’li adaylar yarışlarını kaybedecek ve bu da seçimin ertesi günü yeni bir krize ve iç kargaşaya yol açacak. Hatta ana muhalefet partisi içindeki güçlü grupların şimdiden bir sonraki mücadeleye odaklandığını bile söylemek mümkün.
YSP’nin İstanbul’da güçlü bir aday çıkarıp çıkarmayacağını 9 Şubat’ta bileceğiz. Hareket zaten “İmamoğlu’nun kaybedip kaybetmemesi bizim sorunumuz değil” ifadesini kullandı; bu muhtemelen kocası Selahattin Demirtaş’ın da görev yaptığı Başak Demirtaş’ın desteğiydi. Partinin eski eş başkanı ama 2016’dan beri hapiste. Yani partinin taban kitlesinin aslında ideolojiye önem vermesi ve 2019’da yapılanları anlamsız görmesi nedeniyle CHP ile işbirliğini savunanlar YSP içinde azınlık haline gelmiş görünüyor. ve 2023. Eğer YSP güçlü bir aday çıkarırsa, CHP onları Cumhur İttifakı’nı zımnen desteklemekle suçlayacak – ya da tam tersi.
Ancak IP, YRP ve YSP’nin kendi adaylarını sahaya sürmesinin ve bunun sonucunda ortaya çıkan retorik çeşitliliğin potansiyel etkisi henüz bilinmiyor. Mesela AK Parti adayı Murat Kurum ile İmamoğlu arasındaki yarışta birden fazla adayın ortaya çıkması ve söylemler karşısında İstanbulluların nasıl tepki vereceği önemli olacak. CHP’nin adayları bir önceki seçimden bu yana bir miktar ivme kaybettiklerini bilmelidirler. Bu anlamda İmamoğlu’nun yarışı “herkese karşı o” olarak gösterme çabası ya da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a saldırması muhalefet seçmenlerini mutlaka etkilemeyecektir.
Bu arada YRP, kendi belediye başkanı adaylarını sahaya çıkararak popülerlik kazanmayı hedefliyor. Hareketin daha önce aldığı Cumhur İttifakı kararının AK Parti’den memnun olmayan bazı seçmenleri YRP’ye yönlendirdiğini hatırlamakta fayda var. Parti bu kez ulusal bakış açısına vurgu yaparak, ideolojik eleştirileri ve adaylarını öne çıkararak AK Parti taraftarını kazanmaya çalışacak.
YRP’nin AK Parti ile başarısızlıkla sonuçlanan müzakerelerin ardından tek başına yola çıkma kararı ona fayda sağlayacak mı? Açıkça söylemek gerekirse, Cumhur İttifakı, hazırlıksız ittifakı hızla dağılan muhalefetle aynı durumla karşı karşıya değil. Nitekim SP, GP ve DEVA, AK Parti’yi eleştirdi ancak muhafazakar seçmeni etkilemeyi başaramadı. YRP bu konuda bir muhalefet partisi gibi davranmaya çalışıyor ama Cumhur İttifakı’ndan da fazla uzaklaşmamaya özen gösteriyor. AK Parti’nin de bu hareketin yeni duruşuna cevap vermesi gerektiği açıktır.