Avrupa Birliği, 25 Haziran’da Ukrayna ve Moldova ile tam üyelik müzakerelerine resmen başlıyor.
Macaristan Başbakanı Victor Orban’ın 1 Temmuz’da AB Başkanlığı’nı devralmasından önce Ukrayna’nın AB üyelik sürecini resmileştirme telaşındalar. Çünkü altı ay boyunca AB politikalarını belirleyecek olan Orban hükümetinin Ukrayna’nın katılım sürecini dondurabilmesi mümkün.
Macaristan, 31 Aralık’a kadar haftalık gündemi belirleyecek, Brüksel’deki bakanlar toplantılarına başkanlık edecek ve hangi konuların önceliklendirileceğine, hangilerinin listenin en altına yerleştirileceğine etkili bir şekilde karar verecek.
Daha sonra süreç kaldığı yerden devam edebilir. Maastricht ya da Kopenhag gibi kriterler, başvurudan altı ay sonra prosedürleri başlatılan Ukrayna için engel teşkil etmiyor. Bu koşullar ancak 70 yıldır kapıda bekleyen Türkiye’nin önüne konmuştur. Kıbrıslı Rumları kabul ederek, sınır anlaşmazlığı olan bir ülkeyi AB’ye kabul etmeme kuralını zaten ihlal ettiler. Üstelik adanın birleşme referandumunda “evet” diyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) dışarıda bırakırken, güneydeki Rumlar “hayır” dedi.
Bunu hayal kırıklığını ifade etmek veya artık herkesin kabul ettiği çifte standartlardan şikayet etmek için söylemiyorum. Tam tersine, Batı’yla bütünleşme hayaliyle Ukrayna’nın sürüklendiği duruma bakınca Türkiye olarak rahatlıyorum ve “Kurşunu atlattık” diye düşünüyorum.
Hepimiz canlı olarak şahit olduk. NATO’nun genişleme kumarında, 15 yılda Batı yanlısı hükümetler kurularak ele geçirilen Ukrayna gözlerimizin önünde kurban edildi. Şimdi AB havucuyla Ukrayna’yı bir süre daha Çin-Rusya ittifakına karşı piyon olarak kullanmaya devam etmek istiyorlar. Savaşın tarafı olan Rusya’yı İsviçre’deki “Barış Konferansı”na davet etmemekle, krizi tırmandırma ve Putin’i kışkırtma kararlılığını ortaya koydular. Ellerini kirletmeden gerilimi sürdürmek için bir piyona ihtiyaçları var.
AB masalı
Geçtiğimiz günlerde Apulia bölgesindeki G-20 Zirvesi’nde ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in “hırsızlık değil” olarak tanımladığı proje kabul edildi. Ele geçirilen Rus varlıklarından 50 milyar doların Ukrayna’ya verilmesi onaylandı.
Putin’i Kuzey Kore’ye doğru iten bu hukuksuzluk, bu ilkel abluka sürpriz mi, yoksa öngörülen bir gelişme miydi?
Batı’nın devam etmek için yatırım yaptığı bu savaş daha kaç yıl sürecek? Ve eğer bu sona ererse, sizce hala AB’ye katılacak bir Ukrayna kalacak mı?
Zavallı Ukraynalılar… Canlarını, ailelerini, işlerini ve evlerini kaybettiler. Milyonlarcası dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda. Sanki yaşadıkları yetmezmiş gibi şimdi de AB masalına kapılmış durumdalar. Kim bilir, belki aralarında “Yaşasın AB’ye gireceğiz” diye sevinenler bile vardır.
Batı’nın kendilerini “Avrupalı” olarak görmediğini ve bu maceranın daha fazla yıkıma yol açacağını anlamaları için daha ne olması gerekiyor?
Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy, Mart 2022’de İstanbul’da yapılan toplantıda ABD ve AB yerine arabulucu Türkiye’nin tavsiyelerini dinlemiş olsaydı, kriz bu kadar derinleşmeyebilirdi ve sonuçları daha az olabilirdi. haşin.