Belediye seçim kampanyası, belediye başkan adaylarının açıklanması ve kampanyaların ince ayarlanmasıyla ivme kazanırken, dış politikada iki önemli gelişme yaşandı: TBMM’nin Salı günü İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Raisi’nin Türkiye’yi ziyareti. Türkiye ile İran’ın 10 anlaşma imzaladığı başkent.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden’ın İsveç’in F-16 savaş uçağı kabulü ve satışını aynı anda onaylama konusunda mutabakata varması nedeniyle Meclis’in kararı pek kimseyi şaşırtmadı. Nitekim Başkan Biden Çarşamba günü Kongre’nin üst düzey üyelerine satışı onaylamaları yönünde çağrıda bulunan bir mektup gönderdi. Top Washington’un sahasındayken, Biden yönetiminin F-16 satışını Kongre aracılığıyla gerçekleştirmesi bekleniyor. Lobicilerin direnişini aşamayan Beyaz Saray, satışı tamamlamak için Kongre’yi devre dışı bırakmak zorunda kalacak.
Yerine getirilmeyen taahhütler Türkiye-ABD bağlarını tehdit ediyor
Bu sözün tutulmaması elbette Türk-Amerikan ilişkilerine ciddi zarar verecektir. Türkiye, terörle mücadele vaadine dayanarak Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine imza attı. Bu nedenle kesinlikle hiçbir şey Washington’un sözlerini yerine getirmedeki başarısızlığını mazur gösteremez.
PKK’nın Suriye kolu YPG, Gülenci Terör Grubu (FETÖ) ve F-35 programı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle gerginleşen ilişkinin muhtemelen tek olumlu yönü olan F-16 anlaşmasına ilişkin Kongre’de yaşanabilecek potansiyel bir “kaza” şu şekilde olabilir: Ünlü Rogers Planı’nı hatırlatan bu gelişme, Türkiye’de Amerikan karşıtlığını körüklüyor. Gerçekte F-16 satışı olumlu bir ivme yaratabilir ve bu nedenle Biden yönetiminin anlaşmaya ağırlığını koyması beklenmeli.
Raisi’nin iki kez ertelenen Türkiye ziyareti, İran’ın ilgi odağı olduğu, İsrail’in İran ve vekillerini hedef almaya kararlı olduğu, ABD ve İngiltere’nin Husileri defalarca vurduğu bir dönemde gerçekleşti.
İran Cumhurbaşkanı’nın Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin sekizinci toplantısına katılmak üzere başkenti ziyareti sırasında terörle mücadele, enerji ve ulaştırma alanlarında ikili işbirliği gündemin önemli maddeleri arasında yer aldı.
Terörizme karşı mücadele her iki ülke için de kritik öneme sahip olmaya devam ediyor. DEAŞ’ın 3 Ocak’ta İran’ın Kerman kentinde terör saldırısı düzenlediğini, Türkiye’nin 12 Ocak’ta PKK’nın Kuzey Irak’ta 9 askerini kaybettiğini hatırlayalım.
Konsey toplantısında aynı zamanda ikili ticaret hacminin 30 milyar dolara çıkarılmasının yanı sıra Filistin, Suriye, Irak, Afganistan ve Güney Kafkasya’daki son gelişmeler hakkında da görüş alışverişinde bulunuldu.
Raisi’nin ziyareti: Türkiye-İran bağlarını şekillendirmek
Raisi’nin ziyareti Türkiye ile İran arasında özellikle terörle mücadele alanında yeni bir işbirliği döneminin başlangıcı olacak mı? Ankara-Tahran ilişkisini rekabet mi yoksa işbirliği mi belirleyecek?
İsrail ve ABD, İran’ın “Direniş Ekseni”ni hedef alırken Tahran’ın, izolasyonunu önlemek için Ankara’ya yönelmesini beklemek için neden var. Ancak yine de İranlıların söylediklerini ve yaptıklarını yakından takip etmek gerekiyor. İran’ın Türkiye’nin politikalarına ters olan Irak ve Suriye’deki politikalarını iç ideolojik-siyasi kaygılar ve yerel vekilleri nedeniyle revize etmesini bekleyemeyiz. Oyunun kurallarını değiştirecek tek şey Tahran’ın PKK ve onun İran bileşeni PJAK konusunda daha güçlü bir duruş sergilemesi olacaktır. Raisi’nin ziyaretinin bu tür değişikliklere yol açıp açmayacağı henüz bilinmiyor.
Son olarak ABD başkanlık seçimi Ortadoğu’nun geleceğinde belirleyici bir rol oynayacak. Donald Trump’ın zafer ihtimali belirsizliği artırıyor ve bölge ülkeleri için fırsatlar yaratıyor. ABD medyasının zaten Washington’un Irak ve Suriye’den çekilmesini tartışması kesinlikle ilginç. Ya Biden yönetimi kampanya sürecinde istismar edecek bir şeyler arıyor ya da Washington’daki bazı insanlar Trump başkanlığına hazırlanıyor.