İsrail’in Gazze Şeridi’nde aralarında çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve engellilerin de bulunduğu masum insanlara yönelik saldırıları ve şiddeti son iki haftadır devam ediyor. Bir yandan sadece sivil binaları ve sıradan insanların evlerini değil, aynı zamanda hedef alınması genellikle savaş suçu sayılan okulları, hastaneleri ve ibadethaneleri de ayrım gözetmeksizin bombalıyor. Öte yandan sivil halkın belirli bir alana hapsedilmesi, elektrik, su, gıda, tıbbi ihtiyaçlar gibi temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılması da insanlığa karşı suç teşkil etmektedir.
Bütün bu suçlara karşı hiçbir Batılı hükümet İsrail’i gerçek anlamda eleştirmedi; “İsrail’in kendini savunma hakkı vardır” sözünü tekrarlayıp duruyorlar. Filistin topraklarının sürekli işgali ve Filistin halkına yönelik baskı da dahil olmak üzere hiçbir ayrımcı ve gayri meşru İsrail politikasını sorgulamadılar. Dolayısıyla İsrail’e koşulsuz destek veren Batılı hükümetler de en az İsrail kadar suçludur ve uluslararası toplum onların taraflı tutumlarını hiçbir zaman unutmayacaktır.
Soruna farklı bir boyuttan bakıldığında başka bir konu dikkat çekiyor. Batılı hükümetler, İsrail devletinin Filistin’de kendi vatandaşlarını öldürmesine kayıtsız kaldı. İsrail, Hıristiyanların işlettiği okul ve hastaneleri hedef aldığında sessiz kaldılar. Batılı hükümetler İsrail’in kiliseleri bombalamasını umursamadı bile.
Hiçbir Batılı hükümet İsrail hükümetini eleştirmeye cesaret edemiyor. Örneğin ABD, 97’ye karşı 0 oyla İsrail’e desteğini ve meşru müdafaa hakkını teyit eden bir kararı kabul etti. 100 senatörün doksan dokuzu kararın sponsorluğunu üstlendi; daha sonra ofisi karara desteğini açıklayan yalnızca bir senatör kararı imzalamadı. Çoğu Batılı politikacı, bazı ilke ve değerlerin korunması adına siyasi kariyerlerini riske atmak istemiyor. Yani ulusal seçimlerde seçilmek için İsrail yanlısı lobinin desteğini almaları gerektiğini çok iyi bildikleri için, devletlerinin ulusal çıkarlarını kişisel çıkarlara feda ediyorlar.
Batı İsrail’i sorgulayamaz
Bütün bu tutumlar, İsrail’in Avrupa Birliği de dahil olmak üzere Batılı hükümetler açısından tartışılmaz ve dokunulmaz bir siyasi varlık olduğunu göstermektedir. Batılı hükümetlerin çoğu, İsraillilere koşulsuz destek vermenin onların çıkarlarına zarar vereceğini bilmelerine rağmen, İsrail’in çıkarlarını ulusal çıkarlarına tercih ediyor. Mesela 1973’teki dördüncü İsrail-Arap savaşından sonra bunu yaşadılar. Petrol üreticisi Arap ülkeleri, İsrail’i destekleyen Batılı devletlere petrol ambargosu uyguladı.
Avrupa’nın en büyük iki ülkesi olan İngiltere ve Almanya gibi çoğu Avrupa ülkesi, ABD politikalarının peşinden gidiyor. Batılı ülkelerin çoğu, birçok bölgesel krizde ve uluslararası meselede ABD’nin izinden gidiyor. Bunun en güncel örneklerinden biri Ukrayna-Rusya Savaşı’ydı. Avrupa ülkelerinin çıkarları her ne kadar Rusya ile diyaloglarını sürdürmelerini gerektirse de ABD’den gelen baskılar sonucunda Rusya’ya karşı çok daha şahin bir politika izlemek zorunda kaldılar. Benzer şekilde çoğu Avrupa ülkesi de İsrail’e koşulsuz destek veriyor.
Özellikle AB’nin geleneksel Batı değerleri olan özgürlük ve insan haklarının korunması temelleri üzerine kurulduğu göz önüne alındığında, AB liderlerinin masum sivillere karşı yürüttüğü acımasız kampanyada İsrail’i desteklemek için acele ettiğini görmek oldukça ironik ve paradoksaldır. Ancak AB üyelerinin tamamı İsrail’e koşulsuz destek vermiyor. Bazı üye ülkeler katı bir şekilde İsrail yanlısıyken, bazıları İsrail’i savaş suçlarından dolayı açıkça eleştirmektedir. İsrail-Filistin sorunu yakın gelecekte AB’nin önündeki en önemli sorunlardan biri olmaya devam edecek gibi görünüyor. Özellikle İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi Akdeniz Avrupa ülkeleri, Arap ülkeleriyle olan yüksek seviyedeki karşılıklı bağımlılık ilişkileri nedeniyle, çatışmaya karşı daha dengeli bir politika izlemeye çalışmaktadır.
Batılı hükümetin İsrail yanlısı önyargılı politikalarına rağmen milyonlarca Batılı, kendi hükümetlerinin politikalarına şiddetle karşı çıkıyor ve Filistinlilerin haklarını destekliyor. Pek çok Batılı akademisyen ve aydın, İsrail yanlısı Batı politikalarının Batı’nın çıkarlarına zarar verdiğinin giderek daha fazla farkına varıyor. İsrail’in saldırgan politikalarının çoğu Batılı devletin dış politikasını rehin tuttuğunu çok iyi biliyorlar. Aşağıdan yukarıya baskı, er ya da geç Batılı hükümetleri İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin söylemlerini değiştirmeye zorlayacak.