Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aralarında benim de bulunduğum resmi bir heyetle, doğalgaz boru hattı ve askeri kompleksin temel atma ve açılış törenlerine katılmak üzere Pazartesi günü Azerbaycan’ın Nahçıvan kentini ziyaret etti. Heyet ayrılırken medyada, Başbakan Nikol Paşinyan’a suikast planlamak suçundan sekiz üst düzey Ermeni subayının tutuklandığı bildiriliyordu.
Nahçıvan Yüksek Meclisi’nde düzenlenen resmi törenin ardından Erdoğan ve Azerbaycanlı mevkidaşı İlham Aliyev baş başa görüşme gerçekleştirdi. Toplantı öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Aliyev’le yaptığı ziyareti aktaran Türk gazetecilere tanıtım yaptı. Azerbaycan liderini Karabağ’daki son zaferinden dolayı tebrik ederken Erdoğan, Azerbaycanlıların kazanmasının sadece bir gün sürdüğünü, “oysa 2020’de 44 gün süren mücadelenin” Aliyev için açıkça gurur verici bir an olduğunu vurguladı.
Erdoğan’ın Nahçıvan gezisinin Azerbaycan’ın Karabağ’a 20 Eylül’de düzenlediği terörle mücadele operasyonunun hemen ardından gerçekleşmesi dikkat çekiciydi. Nitekim Türkiye cumhurbaşkanı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu ve bölgenin yeniden bütünleşmeye ihtiyacı olduğunu söylemişti. Cumhurbaşkanı Aliyev, ortak basın toplantısında Türk mevkidaşına BM’deki açıklamalarından dolayı teşekkür etti.
Bakü operasyonu
Bakü, 10 Kasım 2020’de imzalanan Üçlü Bildiri’nin gereği gibi uygulanmasını sağlamak amacıyla Karabağ’da son operasyonu başlattı. Ermenilerin silahlı saldırıları ve Karabağ’da sözde cumhurbaşkanlığı seçiminin gerginlikleri artırdığını hatırlatalım. Bu gelişmeler üzerine Azerbaycan hükümeti, Zengezur koridorunun açılması ve Karabağ’ın Ermeni ağırlıklı kesimleri üzerinde fiili egemenliğinin tesis edilmesi için tek günlük bir operasyon gerçekleştirdi.
Erdoğan’ın bu çerçevede gerçekleştirilen ziyareti, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki “stratejik entegrasyonu” ve Türkiye’nin Türk dünyası ile iş birliğini daha da güçlendirecektir. Bu hafta başında temel atma töreni gerçekleştirilen doğalgaz boru hattı da dahil olmak üzere entegrasyona yönelik adımlar, Zengezur koridoru ve TURANSEZ Özel Ekonomik Bölgesi’nin (Türkistan’daki özel ekonomik bölge) açılmasıyla yepyeni bir boyuta ulaşacak.
Erdoğan ve Aliyev’in liderliğinin Türk dünyasına yönelik vizyonlarını gerçeğe dönüştürmede fark yarattığını ve diğer Türk devletlerini Türkiye’nin Azerbaycan ile ilişkilerini model olarak görmeye teşvik ettiğini söylemek mümkündür.
Türk dünyasının bütünleşmesi için daha pek çok adımın atılması gerektiği açıktır. Ancak 1990’lı yıllardan farklı olarak, mevcut durum ve aktif liderliğin mevcudiyeti bu tür çabaları daha uygulanabilir kılmaktadır.
Azerbaycan’ın Türkiye’nin katkılarıyla İkinci Karabağ Savaşı’nda kazandığı zafer bir dönüm noktasını temsil ediyordu ve Suşa Deklarasyonu iki devlet arasındaki kardeşlik ilişkilerini somutlaştırıyordu. Gelecekte Kafkasya ve Orta Asya’nın büyük güçler arasındaki çatışmanın savaş alanı haline gelmesinden önce entegre olması ve istikrarlı, barışçıl, güvenli ve müreffeh bir ortamda yükselmesi gerekiyor. Bu hedefe ulaşmak için Zengezur koridorunun açılması da çok önemli. Güney Kafkasya’da barışın Ermenistan dahil tüm ülkelerin çıkarlarına hizmet edeceğini de belirtmekte fayda var.
Ermenistan’daki protestolar
Ermenistan başbakanı, yaklaşan darbe ve yaygın protestolarla ilgili ülke içindeki söylentilerle baş etmeye çalışıyor. Aynı zamanda Rusya, onun ABD ve Avrupa Birliği’ne yakınlaşma girişimine de tepki gösterdi. Bununla birlikte Paşinyan, ülkesinin ulusal güvenlik açısından Moskova’ya bağımlılığını açıklamanın “stratejik bir hata” olduğunda ısrar ediyor.
Ocak 2023’te Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) Ermenistan’da askeri tatbikat yapmasını engelleyen Paşinyan, ülkesinin bu ittifaktan ayrılma ihtimalinden bahsediyor. Ayrıca Erivan, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluş belgesi olan Roma Tüzüğü’nü onaylamak istedi ve Paşinyan’ın eşi Anna Hakobian’ın bizzat Ukrayna’ya yardım ulaştırdığı NATO’nun Barış için Ortaklık programı çerçevesinde ABD ile ortak askeri tatbikat düzenledi. Bütün bu gelişmeler Rus hükümetini hayal kırıklığına uğrattı.
Buna karşılık Azerbaycan, Türkiye’nin desteğini aldı ve Rusya’nın dolaylı rızasını aldı. Doğal gaz anlaşması sayesinde AB’nin son adımlarına sert tepki vermesinin de önüne geçildi.
Şu anda Paşinyan liderliği konusunda bir sınavla karşı karşıya. 20 Eylül operasyonunu gerekçe göstererek, bir grup muhafazakar Karabağ Aşiretini çökertebilir ve barış anlaşması yönünde adımlar atabilir. Ermenistan başbakanının, ülkesinin Batı ile Rusya arasında bir parlama noktası haline gelmesini engellemek için barışa ve normalleşmeye ihtiyacı olduğunu söylemeye gerek yok.
Bu arada Ankara, Bakü ve Erivan’ın bölgesel normalleşmeyi desteklemek amacıyla bir barış anlaşması imzalamasını istiyor. Nitekim Erdoğan’ın son dönemdeki “Olanların sorumlusu Ermenistan değil, Karabağ’daki eşkıyalardır” sözleri, onun Ermenistan’ı kendi safında tutma niyetini ve Kafkasya’da kalıcı düzen kurma konusundaki kararlılığını yansıtıyordu. Bakalım Paşinyan hangi adımları atacak?