Son beş aydır İsrail, Gazze’deki masum insanları hedef alıyor; ABD ve Batılı hükümetlerin çoğu, İsrail’in Gazze’ye yönelik acımasız saldırılarını desteklemek için kaynaklarını seferber etmeye devam ediyor. Saldırılar şimdiye kadar İsrail’in Filistinlilere yönelik en uzun yoğun askeri operasyonu haline geldi. Bir yanda Filistin halkı en savunmasız durumdayken ve soykırımla karşı karşıyayken, dünya çapında yüz milyonlarca insan haklı davalarını haykırıyor. Öte yandan İsrail, Filistinlilere yönelik en uzun ve en vahşi saldırılarını sürdürürken, yalnızca uluslararası toplumun gözünde değil, destekçilerinin çoğunun gözünde de meşruiyetini kaybetmiş durumda. Ekim sonrası dönemin ana paradoksu bu gibi görünüyor. 7.
Bu noktada pek çok gözlemci Batılı hükümetlerin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve arkadaşlarından kutsal Ramazan ayı boyunca en azından geçici bir ateşkes ilan etmelerini isteyip istemediğini soruyor. İsrail’e baskı yapılması konusunda ikna edici bir işaret olmasa da Batılı ülkelerin Ramazan ayında ateşkes ilan etmesi için İsrail’e baskı yapabileceği konusunda iyimser olmak için bazı nedenler var.
Öncelikle ABD dahil Batılı ülkeler, İsrail’in kullandığı silah ve mühimmatı sağlamakta er ya da geç zorluk yaşayacaklardır. Batılı hükümetlerin sarsılmaz desteği olmadan İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını sürdürmesinin mümkün olmadığı herkesçe açıktır. Ayrıca Batılı hükümetlerin kaynaklarının sınırsız olmadığı da açıktır. Batılı hükümetlerin silah ve mühimmat sağladığı çok fazla kriz bölgesi var. Ancak bu kriz alanlarından ikisi en önemlileridir; Ukrayna-Rusya savaşı ve İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları.
Mesela Gazze olaylarının başlamasıyla birlikte Ukrayna krizi önceliğini yitirdi. Batılı ülkelerin çoğu kaynaklarını İsrail’e destek için seferber ediyor. Batılı ülkelerden gelen desteğin azalmasıyla birlikte Ukrayna’nın direnci de düşmeye başladı ve sonunda Ukrayna zayıflamaya ve Rusya’ya karşı mücadelesini kaybetmeye başladı. Son gelişmeler gösteriyor ki, ABD ve İngiltere kaynaklarının çoğunu İsrail’e destek için seferber ettiğinden, Batı’nın Ukrayna’ya verdiği destekte Avrupa’nın önde gelen iki ülkesi Almanya ve Fransa ön plana çıkmaya başladı.
İkincisi, dünya kamuoyu zaten büyük ölçüde İsrail’in soykırım eylemlerine ve onun Batılı suç ortaklarına karşı dönmüş durumda. Kutsal Ramazan ayında masum sivillere yönelik saldırıların devam etmesi dünya kamuoyunu daha da çileden çıkaracaktır. İsrail ve Batı söyleminin çöküşünden sonra tüm dünya onların aleyhine dönecek. Batı’nın İsrail’in zulmünün ve insanlığın kırmızı çizgilerini aşmanın bedelini artık kaldıramayacağı bir zaman gelecek.
ABD’nin ikilemi
Üçüncüsü, Joe Biden Yönetimi bir ikilemle karşı karşıya. Bir yandan ABD başkanı İsrail’e koşulsuz destek sağlamaya devam edecek çünkü önümüzdeki Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerini kazanmak için İsrail yanlısı lobiye ihtiyacı var. Öte yandan İsrail’e askeri desteğin devam etmesi seçmenlerinin büyük bir kısmını daha da yabancılaştırıyor. Son seçimlerde büyük oranda ona oy veren Müslüman dünyasından gelen göçmenlerin çoğu ona karşı çıkacak.
Ayrıca Amerikan gençliğinin çoğunluğu İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırılarına karşı çıkıyor ve ABD’nin İsrail zulmüne verdiği desteğe karşı çıkıyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın son seçimleri oy rekorları kırarak kaybettiğini unutmamak gerekiyor. Başka bir deyişle Trump, daha önce seçilmiş tüm ABD başkanlarından daha fazla oy aldı ancak Biden daha fazla oy aldığı için yine de seçimleri kaybetti. Görünen o ki Biden aynı miktarda oyu alacak kadar şanslı olmayacak.
Son olarak soykırım saldırılarının devam etmesi ve Gazze halkının açlıktan ölmesi Müslüman halkın öfkesini daha da artıracaktır. Bu nedenle bazı somut adımlar atmaya çalışacaklar. Bu bağlamda başta Arap ülkeleri olmak üzere dünya çapındaki Müslüman halklar, ateşkes sağlanması ve Gazze halkına yardım sağlanması için kendi hükümetlerine baskı yapacaklardır. Nitekim İsrail hükümeti son dönemde özellikle Ramazan aylarında Filistinlilere karşı daha fazla vahşet uygulamaktadır. Çünkü şu ana kadar hiçbir yetkili İsrail’den zulmün şiddeti, türü veya zamanlaması konusunda dikkatli olmasını bile istemedi. Bu kez koşullar oldukça farklı. Öyle ya da böyle İsrail karşıtı kitleler, milyonlarca Gazzelinin zulmüne ve açlığına direnmek için güçlerini birleştirecek. İnsanlığı ve insani değerleri zalimlere karşı bu şekilde kurtarabiliriz.