Ekonomi çevreleri şu sıralar 2024 yılının küresel ekonominin iç içe geçen maliyet ve talep enflasyonu dinamiklerinin hakim olduğu bir yıl olacağı ihtimaline odaklanıyor.
Enerji arz güvenliği konusu, özellikle jeopolitik bağlamda, önemli bir gerilim kaynağı olmayı sürdürüyor ve küresel enerji fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskının sürmesini sağlıyor. Sonuç olarak, önümüzdeki yıl hem KOBİ’ler ve şirketler hem de haneler için elektrik ve doğal gaz maliyetlerinin yönetimine öncelik verilmesi bekleniyor. Bunun sonucunda enerji verimliliğini artırmaya yönelik bireysel ve kurumsal önlemler her zamankinden daha fazla öne çıkacak.
Küresel zorluklar
Küresel ve bölgesel jeopolitik gerginliklerin ve belirsizliklerin dünya ekonomisinin performansını olumsuz etkileyeceği ve enerji talebinde beklenen düşüşe yol açacağı sıkıntılı bir döngü bekleniyor. Buna karşılık enerji üreten ve ihraç eden ülkeler, enerji türevi fiyatlarındaki düşüşü önlemek amacıyla 2024 yılında miktar kısıtlaması uygulamaya kararlı. KOBİ’ler ve hane halkı üzerinde yaratacağı baskıya rağmen, AB’nin tüm üye devletlerde enerji faturası desteğinde senkronize bir azalma yönündeki çağrısı, bu zorluğu daha da artırmaktadır. Bu çağrı, AB üyesi ülkelerin öncelikli odak noktası olan “sosyal devletçilik” temel ilkesiyle çelişmektedir.
Ancak özellikle AB cephesinde, büyümeyi olumsuz yönde etkileyen jeopolitik ve jeoekonomik gelişmelerin yarattığı şok ve felç sendromu, paradoksal olarak toplumsal barışın korunması ve KOBİ’lerin ayakta kalması için daha güçlü bir kamu desteğine ihtiyaç duyuyor. Sonuç olarak, mali disiplin adına kamu desteğinin azaltılması yönünde artan baskı, özellikle 2024 yılında beklenen küresel seçim yılı dinamikleri göz önüne alındığında, Avrupa’daki siyasi dinamikleri etkileyebilir.
Aslına bakılırsa mevcut sosyoekonomik huzursuzluk ve bunun seçim sonuçları üzerindeki potansiyel etkisine ilişkin tartışmalar çoktan başladı. Rahatsız edici bir şekilde, Avrupa’daki şirketlerin yarısı gelecek yıl işgücünü koruma niyetini ifade ederken, ne yazık ki %40’ı maliyet yönetimi için istihdamın azaltılmasını düşünüyor.
Bu genel senaryo şu sonuca varıyor: 2024, ulusların ve işletmelerin verimliliğe, üretkenliğe ve maliyet yönetimi için önemli önlemlere öncelik vermesini gerektirecek.
Finansal zorluklara rağmen şirketler, küresel rekabet ortamında sürdürülebilir ihracat arayışını sürdürürken verimliliği ve üretkenliği artırmayı hedefleyerek üretim süreçlerini iyileştirmeye yatırım yapmaya devam edecek.
Ekonomi çevreleri şu sıralar 2024 yılının küresel ekonominin iç içe geçen maliyet ve talep enflasyonu dinamiklerinin hakim olduğu bir yıl olacağı ihtimaline odaklanıyor.
Enerji arz güvenliği konusu, özellikle jeopolitik bağlamda, önemli bir gerilim kaynağı olmayı sürdürüyor ve küresel enerji fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskının sürmesini sağlıyor. Sonuç olarak, önümüzdeki yıl hem KOBİ’ler ve şirketler hem de haneler için elektrik ve doğal gaz maliyetlerinin yönetimine öncelik verilmesi bekleniyor. Bunun sonucunda enerji verimliliğini artırmaya yönelik bireysel ve kurumsal önlemler her zamankinden daha fazla öne çıkacak.
Küresel zorluklar
Küresel ve bölgesel jeopolitik gerginliklerin ve belirsizliklerin dünya ekonomisinin performansını olumsuz etkileyeceği ve enerji talebinde beklenen düşüşe yol açacağı sıkıntılı bir döngü bekleniyor. Buna karşılık enerji üreten ve ihraç eden ülkeler, enerji türevi fiyatlarındaki düşüşü önlemek amacıyla 2024 yılında miktar kısıtlaması uygulamaya kararlı. KOBİ’ler ve hane halkı üzerinde yaratacağı baskıya rağmen, AB’nin tüm üye devletlerde enerji faturası desteğinde senkronize bir azalma yönündeki çağrısı, bu zorluğu daha da artırmaktadır. Bu çağrı, AB üyesi ülkelerin öncelikli odak noktası olan “sosyal devletçilik” temel ilkesiyle çelişmektedir.
Ancak özellikle AB cephesinde, büyümeyi olumsuz yönde etkileyen jeopolitik ve jeoekonomik gelişmelerin yarattığı şok ve felç sendromu, paradoksal olarak toplumsal barışın korunması ve KOBİ’lerin ayakta kalması için daha güçlü bir kamu desteğine ihtiyaç duyuyor. Sonuç olarak, mali disiplin adına kamu desteğinin azaltılması yönünde artan baskı, özellikle 2024 yılında beklenen küresel seçim yılı dinamikleri göz önüne alındığında, Avrupa’daki siyasi dinamikleri etkileyebilir.
Aslına bakılırsa mevcut sosyoekonomik huzursuzluk ve bunun seçim sonuçları üzerindeki potansiyel etkisine ilişkin tartışmalar çoktan başladı. Rahatsız edici bir şekilde, Avrupa’daki şirketlerin yarısı gelecek yıl işgücünü koruma niyetini ifade ederken, ne yazık ki %40’ı maliyet yönetimi için istihdamın azaltılmasını düşünüyor.
Bu genel senaryo şu sonuca varıyor: 2024, ulusların ve işletmelerin verimliliğe, üretkenliğe ve maliyet yönetimi için önemli önlemlere öncelik vermesini gerektirecek.
Finansal zorluklara rağmen şirketler, küresel rekabet ortamında sürdürülebilir ihracat arayışını sürdürürken verimliliği ve üretkenliği artırmayı hedefleyerek üretim süreçlerini iyileştirmeye yatırım yapmaya devam edecek.