Günlerce, daha doğrusu haftalarca, geleceğin kraliçesi Galler Prensesi Prens William’ın eşi Kate Middleton, küresel manşetlere hakim olmaya devam ediyor.
İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki büyük medya kuruluşlarından Yeni Zelanda ve Türkiye’ye kadar, abartmadan son birkaç hafta içinde yüzlerce haber geldiğini söyleyebilirim. İster onun gizemli sağlık durumuyla ilgili en son güncellemeleri sağlamaya çalışan düzgün haber tarzı anlatılar olsun, ister Fransız haber ajansı Agence France-Presse’nin (AFP) spekülasyonları ilk kez adlandırdığını düşündüğüm “Katespiracies” olsun, ilginin ne olduğu çok açık. Kraliyet ailesiyle ilgili en küçük ayrıntıda bile varlığını sürdürüyor.
Kate’in sağlığı tartışmasız önemli olsa da, rolüne rağmen onun nerede olduğu konusundaki yoğun ilgi şaşırtıcı olmaya devam ediyor. Tüm bu entrika, bazı sosyal medya uzmanlarının, “The Crown” yapımcılarının, son sezonu daha yüksek gelirlere ve Netflix aboneliklerinin son çeyrekte artmasına katkıda bulunan, oldukça popüler olan diziyi tamamlayarak hata yaptıklarını bile söylemelerine neden oldu.
Galler Prensesi’nin resmi görevlerden ve kamuoyu önünde uzun süredir yokluğuna ilişkin medyadaki abartı ve kapsamı, Meghan Markle ve Prens Harry’nin Kaliforniya’ya gitmesiyle yarışıyor. Ancak genel olarak bakıldığında, karın ameliyatı sonrası durumunun ciddiyeti hakkındaki bu sayısız bilgi ve tahmin girdabı çok ciddi bir soruyu gündeme getirdi: Bu, dikkatimizi diğer büyük küresel veya yerel olaylardan uzaklaştırıyor mu?
Özellikle kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde Filistinlilerin aylardır devam eden krizini ve acılarını unutuyor muyuz?
Medya tasviri bulmacası
Medyadaki haberlerin çaresizliği ve halkın en ufak ayrıntılara bile olan açlığı insanı hayrete düşürüyor.
Son İngiliz basınında çıkan haberlerde, ülkenin gözlemcisinin, Kate’in tedavi gördüğü hastanedeki personelin tıbbi raporuna erişmeye çalıştığı yönündeki bir raporu araştırdığı iddia edildi.
Benzer şekilde İşçi Partisi lideri Keir Starmer da perşembe günü insanları Kate’i yalnız bırakmaya çağırdı ve konuyla ilgili olarak bir politikacıdan ziyade bir “insan” olarak konuştuğunu söyledi.
Ancak X veya Instagram gibi sosyal medya platformlarını dolduran spekülasyonlar, söylentiler ve tuhaf komplo teorileri, itidal çağrılarına kulak vermedi.
Değiştirilen fotoğraflar ve bunların geri çekilmesiyle ilgili tartışmalara girmeyeceğim bile.
Başka yerlerde farklı hükümetlerden yetkililer, İsrail’i Gazze’deki birçok kişinin son sığınağı olan Refah’a yönelik planladığı saldırıyı durdurmaya çağırıyor ve ateşkes üzerinde kafa yoruyordu. Son dönemlerde Haiti’yi etkileyen büyük güvenlik krizi ve Sudan’da kitlesel göç ve kıtlığı tetikleyen silahlı çatışma da manşetlerde kendine yer bulmayı başardı.
Önde gelen yayın organlarındaki daha fazla ön sayfa veya fikir makalesi, Kate’in sağlık durumuyla ilgili kontrol edilmemiş teoriler yerine devam eden adaletsizliklere odaklanmalıdır.
Ocak ayında duyurulan ameliyattan sonra nasıl iyileştiğini kesin olarak bilemesek de Kensington Sarayı’ndan yapılan resmi açıklamaya göre büyük olasılıkla Nisan ayında kamuoyunun gözüne dönmesinin beklendiği açıktı.
Bir kadının bakış açısına göre, Galler Prensesi’ne, görünüşe göre “ara” gerektiren bir zamanda, günlerce süren olaylardan ve kameralardan uzakta, gerekli mahremiyetin sağlanması gerektiğine de gerçekten inanıyorum. Bazen hepimiz öyle yaparız.
Dünyanın farklı bölgeleri kendilerine özgü meseleler ve problemlerle boğuşuyor ve belki de Britanya veya İngiliz Milletler Topluluğu devletleri için krallığın en üst düzey figürlerinin durumlarından haberdar olmanın önemi gerçekten bir öncelik olsa da, ben bu hususu göz ardı etmememiz gerektiğine inanıyorum. en zor küresel soruları ve önemli konuları ele almalı ve bunları tutarlı bir şekilde önceliklendirmeliyiz.
İster yüksek enflasyon olsun, ister daha önce de söylediğim gibi Gazze’de dünyanın gözleri önünde gelişen dramatik bir durum, hatta belki de seçimler olsun, güncel olaylara daha geniş bir yelpazede odaklanmaya çalışmalı ve herhangi bir fayda sağlamayan dedikodulardan kaçmalıyız.