İklim krizi kızışırken, 6 Şubat’ta yaşanan çifte depremle sarsılan 11 ilden biri olan Gaziantep’te gençler, artan endişelerini sanata dönüştürüyor.
Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (GATHIB) tarafından Ticaret Bakanlığı desteği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) koordinasyonunda daha önce düzenlenen üçüncü “Kumaş Tasarım Yarışması”nın ödül töreninde daha önce Gaziantep’te bu ay 16 final yarışmacısının başarıları ödüllendirildi.
Yaklaşık 30 yarışmacı, GATHIB aracılığıyla uzmanlar ve akademisyenler tarafından aylarca süren sıkı eğitimler sonucunda orijinal kumaşlar ve tasarımlar dokudu ve üretti.
Üç kategorinin (makyaj, dokuma ve baskı) kazanan tasarımları iklim krizini yansıtıyor ve artan tehdidi sürdürülebilir desenler ve çevresel girdaplarla karşılaştırıyor.
GATHIB koordinatörü Fikret Kileci Daily Sabah’a yaptığı açıklamada, “Etkinlik, yarışmacıların, yani tüm gençlerin haklarının boşa gitmemesi ve bir trajedinin ardından ilham kaynağı olması gerektiği düşüncesiyle düzenlendi” dedi. törenden sonra.
GATHIB, deprem sonrasındaki ilk andan itibaren kararlı bir duruş benimsemiş, olayın felaket niteliğini kabul etmiş ve mazeret üretmeyi reddetmişti. Direktör, amacın etkiyi en aza indirmek ve verilen önemli hasarı onarmak olduğunu söyledi.
GATHIB’in, Gaziantep ve depremden etkilenen diğer illerde istikrarın ve toparlanmanın yeniden sağlanmasına yardımcı olmak için “mümkün olan her yolu” seferber edeceğine dair güvence verdi.
“Felaketten sonra bölgeye uluslararası müşterilerden gelenler de dahil olmak üzere çok sayıda yardım ve bağış geldi ve bunların çoğunun amaçlanan yerlere teslim edildiğini doğrulayabilirim” dedi.
Depremin ekonomiye verdiği zararın altını çizen Erdoğan, bölge ekonomisinin 6 aydır durma noktasına geldiğini, bunun bu yıl 2,5 milyar dolar zarara yol açtığını anlattı.
“Bu tür zorluklar karşısında zorunluluk, depreme dayanıklı konutlar inşa etmek, nüfusu bu tür olaylarla başa çıkabilecek bilgiyle donatmak ve insan sermayesine yatırım yapmaktır” dedi.
“Bu gerçekle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor” diyen Kileci, bardağın “yarısı boş” olduğu görüşünden, kaynakları mümkün olduğunca doğru ve etkin kullanmaya doğru bir bakış açısının değişmesi gerektiğini vurguladı.
“Birçok fabrika işçisi, güvenlikleri nedeniyle ailelerini başka il ve köylere taşımak zorunda kaldı, ancak koşullar giderek iyileştikçe ailelerin geri getirilmesi planlanıyor. Öncelik, zarar görmüş ruhların bir an önce onarılması ve etkilenen bireylere kalıcı konut sağlanmasıdır” diyen Kileci, bölgede konut inşaatlarının hızla yapılmasını övdü.
Kileci, tekstil sektöründe sürdürülebilir üretim ihtiyacına da vurgu yaparak, gelinen noktayı “bazılarının geleneksel yöntemlere sadık kaldığı, bazılarının ise değişimi benimseyip uygulamalarını geliştirdiği bir geçiş aşaması” olarak tanımladı.
Kileci, “Yeni sistemlere uyum sağlayan ve ileri teknolojileri kullananlar, daha uzmanlaşmış ve çevre dostu üretim yöntemlerine yönelerek daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunabilirler” dedi.