Hızlı kentleşme ve yüksek yapıların yaygınlaşmasıyla birlikte, Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı (TÜYAK) Başkanı Kazım Beceren, özellikle İstanbul’da bu yüksek binalarda otomatik yağmurlama ve yangın uyarı sistemlerine ilişkin farkındalığın sınırlı olduğuna ilişkin endişelerini dile getirdi.
Özellikle İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Adana ve Mersin gibi hareketli şehir merkezlerinde 10 katı veya 30 metreyi (98 feet) aşan yüksek binaların inşaatındaki artış, güçlü yangın ihtiyacını ortaya çıkardı. güvenlik önlemleri. 30 metre sınırı, dışarıdan etkili yangın müdahalesinin gerçekleştirilebileceği maksimum yükseklik dikkate alınarak oluşturulmuştur.
İstanbul’da giderek artan gökdelenlere değinilirken, yangına hazırlıkla ilgili sorular ön plana çıktı. Buna cevaben Beceren, Anadolu Ajansı (AA) ile içgörülerini paylaşarak, yerleşik düzenlemelere uymanın hayati rolünü vurguladı.
Beceren, Türkiye’de Yangın Güvenliği Yönetmeliği’nin varlığının altını çizerek, yüksek binaların bu yönetmeliklere uygun olarak titizlikle tasarlanıp inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde 2007 yılına dayanan ilk düzenlemenin 2015 yılında önemli revizyonlara uğradığını kaydetti.
Yüksek yapılarda otomatik sprinkler ve yangın ihbar sistemleri konusunda toplumsal bilinç eksikliğine dikkat çeken Beceren, mevcut mevzuata uyumun kritik önemine vurgu yaptı. Bu düzenlemeler, binaların yeterli yangın güvenliği önlemleriyle donatılmasını sağlamak, riskleri en aza indirmek ve yangın durumunda etkili müdahaleyi kolaylaştırmak için tasarlanmıştır.
Beceren, yüksek binalarda bina sakinlerinin güvenliğinin sağlanması için yangın güvenliği mevzuatına uyulmasının önemine vurgu yaptı. Denetimlerin il, ilçe belediyeleri ve itfaiye teşkilatları tarafından yapıldığını kaydetti; ancak bu süreçler nispeten kısa olup, 51,5 metrenin üzerindeki binalar için maksimum yarım gün sürmektedir. Bu kısa değerlendirmeler sırasında yapılan görsel incelemelere rağmen, yangından korunma sistemlerinin düzgün işleyişinin sağlanması, mimarların yanı sıra bina yatırımcıları, inşaat, elektrik ve makine mühendislerinin de aktif katılımını gerektirir.
Türkiye’deki tüm binaların tamamen güvenli olduğunu iddia etmenin zor olduğunu kabul eden Beceren, yangın, can kaybı ve hasar gibi olaylarda zaman zaman aksaklıklar ve arızalar yaşandığına dikkat çekti. Güvenli kaçış yolları ve yangın bölgeleri aracılığıyla güvenliği sağlamanın hayati rolünün altını çizdi. Yangınların katlar arasında yayılmasını önlemek için dikey boşluklar özellikle büyük önem taşıyor ve bu alanlarda uygun inşaat malzemelerine duyulan ihtiyaç vurgulanıyor.
Beceren, merdiven altı ürünlerinin potansiyel tehlike teşkil etmesi nedeniyle dikey alanlarda kullanılmaması konusunda uyarıda bulundu. Türk sistemini uluslararası uygulamalarla karşılaştırarak, standart bir yaklaşım oluşturmak için merkezi itfaiye teşkilatlarının önemine değindi. Beceren, belediye itfaiye teşkilatlarının yeni yönetimler tarafından devralınması durumunda daire başkanları ve yöneticilerinde değişiklik olacağı yönündeki endişelerini dile getirerek, gerekli standartları bilenlerin sürekliliğinin gerekliliğini vurguladı.
Yüksek binalarda otomatik sprinkler ve algılama uyarı sistemi gibi unsurların kurulumunun önemine vurgu yapan Beceren, vatandaşların bilinçsizliğinin önemli önlemlerin ihmal edilmesine yol açtığını dile getirdi. Örneğin vatandaşlar sulu yangın söndürme başlıklarını tıkayabilir veya yangın algılama dedektörlerinin üzerini kapatarak bunların düzgün çalışmasını engelleyebilir. Beceren, TÜYAK’ın her üç yılda bir yangın mevzuatının revize edilmesinde öncü rol oynadığını, çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışarak temel maddelerin güncellenmesi ve yenilenmesi konusunda öncü rol oynadığını kaydetti. Vakıf, eğitim seminerleri düzenliyor, bilgilendirici kitaplar yayınlıyor ve yakın zamanda yangın güvenliği düzenlemelerine ilişkin bir el kitabı yayınlamayı planlıyor. TÜYAK, bu girişimlerle kamuoyunun farkındalığını artırmayı ve Türkiye genelinde yangın güvenliği önlemlerini teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
Hızlı kentleşme ve yüksek yapıların yaygınlaşmasıyla birlikte, Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı (TÜYAK) Başkanı Kazım Beceren, özellikle İstanbul’da bu yüksek binalarda otomatik yağmurlama ve yangın uyarı sistemlerine ilişkin farkındalığın sınırlı olduğuna ilişkin endişelerini dile getirdi.
Özellikle İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Adana ve Mersin gibi hareketli şehir merkezlerinde 10 katı veya 30 metreyi (98 feet) aşan yüksek binaların inşaatındaki artış, güçlü yangın ihtiyacını ortaya çıkardı. güvenlik önlemleri. 30 metre sınırı, dışarıdan etkili yangın müdahalesinin gerçekleştirilebileceği maksimum yükseklik dikkate alınarak oluşturulmuştur.
İstanbul’da giderek artan gökdelenlere değinilirken, yangına hazırlıkla ilgili sorular ön plana çıktı. Buna cevaben Beceren, Anadolu Ajansı (AA) ile içgörülerini paylaşarak, yerleşik düzenlemelere uymanın hayati rolünü vurguladı.
Beceren, Türkiye’de Yangın Güvenliği Yönetmeliği’nin varlığının altını çizerek, yüksek binaların bu yönetmeliklere uygun olarak titizlikle tasarlanıp inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde 2007 yılına dayanan ilk düzenlemenin 2015 yılında önemli revizyonlara uğradığını kaydetti.
Yüksek yapılarda otomatik sprinkler ve yangın ihbar sistemleri konusunda toplumsal bilinç eksikliğine dikkat çeken Beceren, mevcut mevzuata uyumun kritik önemine vurgu yaptı. Bu düzenlemeler, binaların yeterli yangın güvenliği önlemleriyle donatılmasını sağlamak, riskleri en aza indirmek ve yangın durumunda etkili müdahaleyi kolaylaştırmak için tasarlanmıştır.
Beceren, yüksek binalarda bina sakinlerinin güvenliğinin sağlanması için yangın güvenliği mevzuatına uyulmasının önemine vurgu yaptı. Denetimlerin il, ilçe belediyeleri ve itfaiye teşkilatları tarafından yapıldığını kaydetti; ancak bu süreçler nispeten kısa olup, 51,5 metrenin üzerindeki binalar için maksimum yarım gün sürmektedir. Bu kısa değerlendirmeler sırasında yapılan görsel incelemelere rağmen, yangından korunma sistemlerinin düzgün işleyişinin sağlanması, mimarların yanı sıra bina yatırımcıları, inşaat, elektrik ve makine mühendislerinin de aktif katılımını gerektirir.
Türkiye’deki tüm binaların tamamen güvenli olduğunu iddia etmenin zor olduğunu kabul eden Beceren, yangın, can kaybı ve hasar gibi olaylarda zaman zaman aksaklıklar ve arızalar yaşandığına dikkat çekti. Güvenli kaçış yolları ve yangın bölgeleri aracılığıyla güvenliği sağlamanın hayati rolünün altını çizdi. Yangınların katlar arasında yayılmasını önlemek için dikey boşluklar özellikle büyük önem taşıyor ve bu alanlarda uygun inşaat malzemelerine duyulan ihtiyaç vurgulanıyor.
Beceren, merdiven altı ürünlerinin potansiyel tehlike teşkil etmesi nedeniyle dikey alanlarda kullanılmaması konusunda uyarıda bulundu. Türk sistemini uluslararası uygulamalarla karşılaştırarak, standart bir yaklaşım oluşturmak için merkezi itfaiye teşkilatlarının önemine değindi. Beceren, belediye itfaiye teşkilatlarının yeni yönetimler tarafından devralınması durumunda daire başkanları ve yöneticilerinde değişiklik olacağı yönündeki endişelerini dile getirerek, gerekli standartları bilenlerin sürekliliğinin gerekliliğini vurguladı.
Yüksek binalarda otomatik sprinkler ve algılama uyarı sistemi gibi unsurların kurulumunun önemine vurgu yapan Beceren, vatandaşların bilinçsizliğinin önemli önlemlerin ihmal edilmesine yol açtığını dile getirdi. Örneğin vatandaşlar sulu yangın söndürme başlıklarını tıkayabilir veya yangın algılama dedektörlerinin üzerini kapatarak bunların düzgün çalışmasını engelleyebilir. Beceren, TÜYAK’ın her üç yılda bir yangın mevzuatının revize edilmesinde öncü rol oynadığını, çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışarak temel maddelerin güncellenmesi ve yenilenmesi konusunda öncü rol oynadığını kaydetti. Vakıf, eğitim seminerleri düzenliyor, bilgilendirici kitaplar yayınlıyor ve yakın zamanda yangın güvenliği düzenlemelerine ilişkin bir el kitabı yayınlamayı planlıyor. TÜYAK, bu girişimlerle kamuoyunun farkındalığını artırmayı ve Türkiye genelinde yangın güvenliği önlemlerini teşvik etmeyi amaçlamaktadır.